1254 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sadece bir kere okuyarak Risale-i Nur'dan Sözler kitabını eleştirmek ne haddime ? Aşağıdaki konferansı okursanız şayet, Üstad ve Risale-i Nurlar hakkında genel bir bilgi edinmiş olacaksınız. Kendinize bir şans verin. Bu kitap okuduğunuz kitaplar gibi değildir. Okuyarak zaman kaybetmiş olduğunuz tüm kitaplara lanet okutur,
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,6bin okunma
Said-i Nursi üzerine
Şimdi yoldaşlar, Demirtaş’ların, Kılıçdaroğullarının övgü düzdüğü, Beziüzzaman diyerek yücelttiği Said-i Nursi kimdir? Birkaç paragrafla da onu ortaya koyalım isterseniz. Bizce bir din sapkını. Gerçek İslam’la, Kur’an’la, Hz. Muhammed’le zerre ilgisi olmayan bir meczup, bir sapkın. Gösterelim. Şimdi Said-i Nursi’nin iddiasına göre, yüz
Sayfa 168 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Said-i Nursi üzerine
Ayrıca bununla kalmaz, kendisine vahiy geldiği iddiasında bulunur. Oysa vahiy Hz. Muhammed’le birlikte İslam inanışına göre son bulmuştur. Başka hiç kimseye vahiy gelmez, peygamberlik verilmez. Hiç kimse İslam’ın dışında, İslam’ın ötesinde bir din oluşturamaz. Oluşturur ise bu sapkınlıktır. Said-i Nursi diyor ki: “Birden bir ihtar-ı gaybi gibi kalbime denildi: İmam-ı Ali (Radıyallahüanhü) Risale-i Nur ile çok meşguldür.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sayfa 111.) Yani Sikke-i Tasdik-i Gaybi adlı eserinin 111’nci sayfası. Yani Hz. Ali, Risale-i Nur okumakla çok meşgulmüş. Düşünebiliyor musunuz, 1400 sene önce ölmüş Hz. Ali, Said-i Nursi’nin kitaplarını okuyor ve de çok da meşgul o kitapları okumakla. Kalbine böyle ihtar ediliyor. “Birden bir ihtar-ı gaybi gibi kalbime denildi ki.” Ya!.. “Hatırıma geldi ve manen denildi ki” yine Sikke-i Tasdik-i Gaybi sayfa 177, “Kalbime denildi ki” (Kastamonu Lahikası sayfa 26. Gelen cevap). “Manevi Canip’ten geldi. Bana denildi ki” (yani manevi Canip’ten geliyor. – N. Ankut) “Bana denildi ki” (Kastamonu Lahikası sayfa 20). “Birden bir ihtarı gaybiyle kat’i kanaat verecek bir surette kalbime denildi ki” (Kastamonu Lahikası sayfa 26). “Vahiy olan Allah benim kalbimin imdadına yetişti manen denildi ki” (Kastamonu Lahikası sayfa 220).
Sayfa 169 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Said-i Nursi üzerine
Bütün bu Risale-i Nur adlı, bizce din sapkınlığı safsatalarından oluşan, Külliyatı için şöyle diyor kendisi. Şu değerlendirmede bulunuyor: “Risale-i Nur dahi ne şarkın malumatından ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki, semavi olan Kur’an’ın şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşisinden iktibas edilmiştir.” Hiçbir izaha gerek olmayacak kadar açık olarak söylüyor. Risale-i Nur, Kur’an’ın arş mertebesinden alınmıştır, diyor. Yani Kur’an’ı Kerim’in alındığı arş mertebesinden yani Allah’tan alınmıştır, diyor. Kur’an’ı Kerim nereden alınmışsa Risale-i Nur da oradan alınmıştır. Arş-ı âlem, İslam inancına göre, mekândan münezzeh olan Allah’ın bulunduğu, oradan tüm kâinata hükmettiği âlemdir. İşte Risale-i Nur oradan alınmıştır. İslam inancına göre bile Hz. Muhammed miraç hariç Allah’la böyle bir irtibatta bulunamıyor. Cebrail aracılığıyla kendisine vahiy iletiliyor. Yani arş-ı âlâda Allah Cebrail’e bildiriyor emirlerini, hükümlerini; Cebrail de gelip Hz. Muhammed’e bildiriyor. Ama Said-i Nursi doğrudan, aracısız irtibat kuruyor. Böylesine sapkın, İslam’la hiç ilgisi olmayan bir anlayış.
Sayfa 170 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Said-i Nursi üzerine
Birkaç cümleyle de olsa bunun hocası, üstadı, şeyhi Said Nursi’den de söz edelim: Said Nursi de bunun gibi din sapkını bir düzenbazdır. O da insanları Allah’la aldatmayı meslek edinmiştir. Kitaplarında, kendisine bu kitapların dolaylı bir anlatımla, Allah tarafından vahiy yoluyla yazdırıldığını ve Hz. Ali’nin de kitaplarını büyük bir ilgiyle okuduğunu ileri sürmektedir. “Birden bir ihtar-ı gaybî gibi kalbime denildi: “İmam-ı Ali (radıyallahu anh), Risale-i Nur ile çok meşguldür.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Şuâ) “Aziz, sıddık kardeşlerim, size dört meseleyi beyan etmek kalbime ihtar edildi:” (Emirdağ Lâhikası - 1 | ( 52 ) “Birden bir ihtar-ı gaybîyle kat’î kanaat verecek bir surette kalbime geldi. Denildi ki: “Ciddî bir alâkayla senin eskiden beri tekrar ettiğin ‘Bir ışık var, bir nur göreceğiz’ diye müjdelerin tevili ve tefsiri ve tâbiri, sizin hakkınızda belki iman cihetiyle, âlem-i İslâm hakkında dahi en ehemmiyetlisi Risale-i Nur’dur. Bu ışıktır, seni şiddetle alâkadar etmişti.” (Kastamonu Lâhikası | ( 19 ) Sapkınlığın düzeyini düşünebiliyor musunuz?.. Hz. Muhammed’in “Konuşan Kur’an” diye nitelediği Hz. Ali bile Said Nursi’nin “Risale-i Nur” diye adlandırdığı zırvalamalarını okuyormuş. Hem de o saçmalamalarla “çok meşgul”müş. Öyle ya Kur’an artık demode. “Çağdaş Kur’an”la “çok meşgul” olmak gerekir artık. Yine bir Ortaçağcı olan İsmail Nacar’ın şu sözünü insan takdir edememezlik edemiyor: “Bütün tarikatlar birer yılan yuvasıdır.” Gerçekten de bunlar, hepsinin başında birer İblis’in bulunduğu “insanları Allah’la aldatma” merkezidir.
Sayfa 202 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Said-i Nursi üzerine
Said-i Nursi’nin, bir kere, İslam’ın ruhuyla ilgisi olmadığı gibi, lafzıyla da ilgisi yoktur. Onunki bir din felsefesidir. Said-i Nursi, “Risale-i Nur Külliyatı”, yani, “Nur ürünü, nurdan oluşmuş kitapçıklar bütünü”, diye anılan eserlerindeki düşüncelerin, Allah katından kalbine bir ışık, bir nur düşürülmesi yoluyla yazdırıldığını iddia
Sayfa 268 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
257 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.