Ey insan! Hayatın ağır tekâlifini omuzuna alıp zahmet çekme. Hayatın fenasını düşünüp hüzne düşme. Yalnız dünyevî ehemmiyetsiz meyvelerini görüp dünyaya gelişinden pişmanlık gösterme. Belki o sefine-i vücudundaki hayat makinesi, Hayy-ı Kayyum'a aittir. Masarif ve levazımatını o tedarik eder. Ve o hayatın pek kesretli gayeleri ve neticeleri var ve ona aittir. Sen, o gemide bir dümenci neferisin. Vazifeni güzel gör, ücretini al, keyfine bak. O hayat sefinesi, ne kadar kıymettar olduğunu ve ne kadar güzel faydalar verdiğini ve o sefine sahibi zatın ne kadar Kerîm ve Rahîm olduğunu düşün, mesrur ol ve şükret ve anla ki vazifeni istikametle yaptığın vakit, o sefinenin verdiği bütün netaic; bir cihetle senin defter-i a'maline geçer, sana bir hayat-ı bâkiyeyi temin eder, seni ebedî ihya eder.
Mektubat
Dini konularda yetkin ve uzman nice şahıslarla yaptığım görüşmelere göre; İslam Akaidi, islamı öğrenmede okunacak birincil kitaplardandır. Hatta konuya sıfırdan başlamak isteyenler giriş için akaidi de seçerlerse isabet etmiş olurlar.
İslamı öğrenen ve yaşayan insanlar genelde dinin amel boyutuna daha çok ağırlık vermişlerdir. Sadece ameli bilmek ve yaşamak yeterli değildir. Müslümanlığın en temel şartı inanmak ise; O'unun fiillerini, dinin gayesini, peygamberliğin ve müslümanlığın özelliklerini bilmek de gereklidir. Bir Allah'a, yaratıcıya inanıyoruz ama nasıl inanıyoruz? Bizim inandığımız esaslar Allah'ın bildirdiği kesin naslarla örtüşüyor mu? İşte akaid; kesin delillerle Yüce yaratıcıyı ve O'nun bildirdiği inanç esaslarıyla alakalı bilgileri içermektedir.
Akaid genel olarak; Ruyetullah, Nübüvvet, Risalet, Allah'ın sıfatları, nuzül-ü İsa, küfür nedir, sevap nedir, haram nedir, mucize nedir, kader nedir, kişi kendi kaderini kendisi mi belirler, Kur'an mahluk mudur... gibi konularda temel ve kesin delillerle ortaya konulmuş bilgileri içerir. Oldukça önemli ve ciddi konulardır. İslam tarihinde nice batıl fırka ve görüşlerin çıkma sebeplerinden birisi de akideye bağlı düşünme tarzının olmayışıdır.
İncelediğim eserin dışındaki bir takım akaidler de muadil olarak okunabilir. Zamanla diğer akaidleri de fırsat buldukça tanıtmaya çalışacağım. Sitede kayıtlı olduğu için ilk bu eserden başladım.
Risâle-i Nur’u okuyan, ama bununla beraber nefsanî arzulardan kendini kurtaramamış insanlar da görüyoruz. Bu, onların risaleleri yalnızca başkalarına anlatmak, başkalarını irşad etmek için okumuş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bunlar bilgili oldukları halde, yine de insanları ıslah edemiyorlar. Hâlbuki risaleleri okuyanlar, başta kendi nefslerini ıslah etmeyi, imanlarını tahkiki hale getirmeyi amaçlamaları ve bunun içinde öncelikle kendilerini Risâle-i Nur’a muhatap kabul etmeleri gerekir.