Gâyesi bilinmez mukadderâtın
Ölümdür en büyük sırrı hayâtın!
Düşün yaşamaktan maksadın nedir?
Bu âlem bir geniş, açık sahnedir,
Herkesi dünyaya kadar sevk eder
Her gelen rolünü oynayıp gider.
Ruhumda gizli bir emel mi arar
Gözlerime bakıp dalan gözlerin
Aklıma gelmedik bilmece sorar
Beni hülyalara salan gözlerin
Nigahın gönlümü -eyperi- peyker
Leyal-i hasretin hüznünü döker Karanlıklar gibi yığılır çöker
İçimde yer edip kalan gözlerin
Huzurunda bazan benliğim erir
Tavrın hulusumdan şüphe gösterir
Bazan da ne olmaz ümitler verir
Sab-u kararımı alan gözlerin
Gamzende zahir ey ömrümün varı Füsun-ı hüsnünün bütün esrarı
Neşr eder aleme reng-i baharı
Koyu menekşeye çalan gözlerin
Sihirdir şüphesiz bütün bu şeyler
Bakışın zihnimi perişan eyler
Bana aşk elinden efsane söyler
Aşka inanmayan yalan gözlerin
Rıza Tevfik Bölükbaşı
'Sevgili oğlum Mehmed Said'e'
Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır
Nerdesin Şevketlim Sultan Hamîd Hân
Feryâdım varır mı bârigâhına
Ölüm uykusundan bir lahzâ uyan
Şu nankör milletin bak günâhına
( Rıza Tevfik Bölükbaşı )
Sultan Abdülhamid düşmanı Rıza Tevfik Bölükbaşı, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Sultanı anlamış ve 'Ruhaniyetinden İstimdat' adlı şiirinde onun ruhundan şöyle helallik istemişti:
Nerdesin şevketli Sultan Hamid Han?!
Feryadım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lahza uyan,
Şu nankör milletin bak günahına.
Tahrike yeltenen tac ve
"Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır.."
-Rıza Tevfik Bölükbaşı
Uçun kuşlar uçun doğduğum yere
Şimdi dağlarda mor sümbül vardır.
Orman koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.
...
Rıza Tevfik Bölükbaşı
Uçun kuşlar, uçun burda vefa yok;
Öyle akarsular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i seda yok;
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.
Rıza Tevfik Bölükbaşı ( Uçun kuşlar)