amerika, idare edemeyeceği ve kukla olarak yönetemeyeceği bir lider söz konusu olduğunda propaganda makinalarını onun üzerine çevirip, bir çeşit canavar, bilgisiz ve ülkesini idare edemeyen başarısız bir lider olarak gösterir.
afrikalı siyah, hep beyaz olmak istedi. bu sebeple kendi ırkından olanı değil beyaz olanı savundu. sokakta bir beyaz ve siyah kavga ettiğinde bile beyazı savundu. çünkü sahibine sadakatle bağlı bir köpek gibi yetiştirildi.
siyahlar, sadece okulda onlara öğretilenlere inandı. amerikan sisteminin onları köleleştirmek için tasarladığı yalanlarla büyüdü. avrupa'daki insanların mağaralarda çırıl çıplak süründüğü zamanlarda, afrika kıtasında medeniyetlerin olduğunu asla öğrenmediler. avrupa'da kıyafet bile yokken afrikalının ipekler ve terliklerle gezdiklerini bilmediler. avrupa bir virane iken afrika'da saraylar olduğunu tahayyül edemediler. avrupa'da insanlar kitabın ne olduğunu bilmezken timbuktu'da kütüphaneler olduğunu asla düşünmediler.
aslında nefs ve ruh aynı manadadır. sûfiler nefs deyince ruhun maddeyle karışmış en alt basamağını anlarlar. insan ruhu maddeyle karışmadan önce çok yüksek bir cevherdi. madde ile birleşince yedi perde ile asıl halinden perdelendi. işte bu perdeleri kat ederek insan saf ruha yeniden ulaşmalıdır.