Saatindeki saniye ibresini izledi, zamanı anı sürüklüyordu, her hareketi geçmişle geleceği ayıran gizemli bir hat çiziyordu.
Sadece gözleriyle değil, baktığı her şeyi aydınlatan, daha derin bir şekilde görüyor gibiydi.
Reklam
Sözcükler onu rahatsız ediyordu, bir panterin pis, küçük bir kafese konması gibi üzücü ve hazin görünmesine neden oluyordu sözcükler.
Ama mutluluğa ulaşmak için insanın mantığı ile tutkuları ve arzuları arasında bağlantı kurması gerekiyordu.
Bir kuş gibi yukarı doğru baktığı ve aşağıdaki dünya umrunda olmadığı için deli olduğu düşünülecek.
Mağaranın içindeyiz ve duvardaki bu küçük ışık demeti dünyanın gerçekliğine dair görebildiğimiz tek şey. Ama bu küçük ışık demetinden ne çıkarabiliriz? İşte soru bu. Mağaranın dışındaki dünyayı keşfetmek için zihnimizi kullanabilir miyiz?
Reklam
Rudy köpeklerin nefes alış verişlerini dinlemeyi ve tanıdık kokularını seviyordu.
Helen kitaplarını hep yeniden düzenlerdi -alfabetik sıraya göre, kronolojik sıraya göre, milliyete göre, döneme göre- tıpkı kendi hayatını da yeniden düzenlediği gibi.
Helen notaları dinliyordu; o ise müziğin içindeydi. Helen melodi, uyum ve kontrpuan duyuyor; o ise uzaklarda bir şeyin onu çağırdığını duyuyordu.
Yani güzellik hakkında da bir şeyler biliyordu. Güzellik sözcüğünün altını çiziyordu; sadece hoş bir yüz ya da canlı bir manzara değil, sadece bir Yunan Afrodit’i ya da bir Rönesans dönemi nü tablosu ya da bir Turner gün batımı değil, yaşlı bir adamın yüzünden ya da bir sığırın gövdesinden de çıkabilecek bir şeydi.
86 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.