Robert Walser'in, öldüğü yerde polis tarafından çekilmiş meşhur bir fotoğrafı var: kış, yüksekçe bir kar yığını, derin ayak izleri, sırtüstü yere düşmüş, ellerini iki yana açmış bir adam. Genelde yaşlıların taktığı türden şapkası yakınında bir yere düşmüş. Noel gezintisine çıkan çocuklar onu bu halde bulmuşlar. Son Noel'inden yarım asır kadar önce yayımlanan bir öyküsünde kendi ölümünü anlatmıştı. Bu kısa öykünün kahramanı ne kokar ne bulaşır, vesveseli, kimsenin önemsemediği, aksilik bu ya, bir o kadar da zeki ve bir o kadar da tanrıydı. Kendi lüzumsuzluğundan yorulmuştu; dünyayı karlar altında bırakıp kar yığınlarının üzerine yatarak dertlerini başından savıyordu. Kendi ölümünü öngörmesi yazar için ayrıcalıklı bir durum sayılmazdı. Elinden tutup da istediğin yere çekmenin kolay olduğu insanlardandı. Elleri aklından geçenleri, geçtikleri anda kâğıda döküyordu, tam da bu şekilde yazıyordu. Herkesin hayat yoluna böyle ani derinlikler çıkabilirdi. Birtakım karadelikler. Aktarım istasyonları. Mesela bir besteci böyle anlarda melodiyi yakalardı; bir şair mısrayı, bir sevgili aşkı, peygamber Tanrı'yı. Bu anda, sıradan zamanlarda rastlanmayana rastlarsın; görünen ile görünmeyeni, yüzeysel ile derini bu anda birbirinden ayırırsın. Geçmişle henüz gelmemişin aynı anda cereyan ettiği uzamla birlikte soluk alıp vermeye başlarsın.
Arkadan Düğmeli PaltoKitabı okudu
Biz öğrenciler dersleri gözlerimizi dahi kırpmadan, hareketsiz, dimdik izliyoruz. Öyle ki sanırım burnumuzu silmemiz bile yasak. Eller ders süresince diz üstünde duruyor ve görünmüyorlar. Eller, insan kibrinin ve açgözlülüğünün beş parmaklı kanıtıdır, bu yüzden de masa altında güzelce gizlenmelidirler.
Reklam
Büyük şehir insanı eğitir, geliştirir. Bunu da örneklerle yapar. Hem de öyle kitapılardan alımmış yavan nutuklarla değil. Bunun uzmanlık gerektiren bir yanı yok. İnsanın hoşuna giden de bu, çünkü yığınlar halindeki bilginin yüceliği insanı yüreklendiriyor.
Bana öyle geliyor ki, gelecekte Peter gibi bir patronum, müdürüm ya da efendim olacak ve bu öyle rahatla- tıcı, öyle hoş bir şey ki. Çünkü böyle aptallar yükselmek, iyi yerlere gelmek, iyi yaşamak ve emir vermek için yaratılmışlar ve benim gibi yeterince zeki olanlar da sahip oldukları yetenekleri başkalarının hizmetinde geliştirmek, tüketmek durumundadır. Ben, ben alçak ve küçük bir şey olacağım. Bana bunu söyleten duygu mükemmel ve kesin bir gerçek. Aman Tanrım, buna rağmen yeterince yaşama gücüm var mi? Neler oluyor bana? Sık sık kendimden korktuğum oluyor ama bu uzun sürmüyor. Hayır, hayır, kendime güveniyorum. Ama bu da garip değil mi?
Aptalları çok seviyorum. Her şeyi anlıyormuş gibi davranan, bilgi ve espriyle donanmış, burnu büyük insanlardan nefret ediyorum. Uyanık ve tecrübeli insanlardan tarifsiz biçimde nefret ediyorum.
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
#hayıredebiyatı #rededebiyat olarak isimlendirilebilecek bir üstkurmaca postmodern bir roman olan Bartleby ve Şürekası İspanyol yazar Enrique Vila Matas tarafından yazılmış ve eleştirmenlerce ödüllendirilmiş bir kitaptır. Okuyucu bu kitapta Herman Melville'in her şeye reddiyeci karakteri olan Katip Bartleby nazarında pek çok yazarla ve neden yazmayı bıraktığı ile ilgili bir sürü bölüm okunacaktır. Bahsi geçen yazarların bir kısmı kurmaca olmakla beraber, Robert Walser'den Kafka'ya, Salinger'dan Oscar Wilde'a, Andre Gide'den Robert Musil'e , Zweig'a kadar pek çok yazarla da ayrıca tekrar tanışıp neden yazmayı bıraktıkları ile ilgili ilginç bilgiler alabilirler. Matas, bu kitabı kurgularken tıpkı dipnotları açıklayan başka dipnotlar şeklinde oluşturmuş. Okuyucusunu oldukça tatmin edeceğini söyleyebilirim. Ya da okumamayı tercih edebilirsiniz #okuyunpişmanolmazsınız (Enrique Vila-Matas, Bartelby ve Şürekası, çev. Filiz Öztürk, Can Yayınları, İstanbul 2021.) #bartlebyveşürekası #enriquevilamatas #hayıredebiyatı
Bartleby ve Şürekâsı
Bartleby ve ŞürekâsıEnrique Vila-Matas · Can Yayınları · 2021154 okunma
Reklam
Her şeye yabancıydım, dolayısıyla her şeye düşmandım ve bunun yanında süzme salaktım. Bugün de salağım ama daha ince ve sevecen bir tarza sahip, başka türlü bir salak. Evet, bütün iş tarzda bitiyor.
Haksız olan her zaman için haklı olanın sabrını zorlayacak kadar arsızdır. Haklı olan köpürür durur, haksız olansa her zaman kibirli, hoppa bir sükûnet içindedir.
Hainlik ve kötülük elbet bir gün son bulacaktır ancak iyi ve değerli olandan ders almak zor olduğu kadar caziptir de. Hayır beni günahlardan ziyade faziletler ilgilendiriyor.
Fikirler ve düşünceler, insan onlarla ne yapacağını bilmediği hissine kapılıyorsa, ne işe yarar ki?
Reklam
Temelde herkes, ya da neredeyse herkes birbiriyle bağlantılı. Öylesine yanımdan geçenler bile benimle bağlantı içinde, burası kesin.
Sık sık büyük bir içsel yenilgi hissediyorum.
Sayfa 106Kitabı okudu
Hüzünlü bir etki bırakan bu insanları nasıl da seviyorum! Bu kardeşçe bir sevgi mi? Evet, olabilir.
Benim de sohbette en cok sevdiğim şeydir yakınma. Yakınmaları dinlemeyi severim. İşte o zaman insan karşısında konuşan kişiye şöyle bir bakar ve içten içe acır. Hüzünlü bir şeyden bahsetmiyor olsa bile Schacht'ın acıma uyandıran bir yanı var. Duyarlı bir hoşnutsuzluk içinde ise şayet kişi; yani, daha iyiye, daha güzele karşı bir özlem içerisindeyse, Schacht onun için doğru adrestir. Schacht sağduyulu biri. Kim bilir belki de doğuştan bir sanatçı hassasiyetine sahiptir.
Beklemedeyiz ! İşte değerimiz bu. Evet bekliyoruz ve aynı zamanda yaşama itaat ediyoruz, dünya denen bu düzlüğe, fırtınalı denize itaat ediyoruz.
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.