Yerlerine oturduktan sonra, "Sabahları uyandığınızda ne dersiniz?" Diye sordum. "Heç" dedi halime "Nasıl hiç, günaydın demez misiniz birbirinize?" "Yoo.. ama rojbaş vardır..." "O ne demek?" Hep bir ağızdan gülmeye başladılar. Aslında oyun gibi geliyordu onlara bu çift dilli olma hali. Hele her şeyi bildiğini varsaydıkları öğretmenin kendi dillerini bilmiyor olmasıyla epey eğleniyorlardı.
Rojbaş/ Günaydın...
gözü yaşlı anaların ellerini öperim sabah çaylarını demlerim işçilerin genç kızlar sevda şiirleri ister
Reklam
Rojbaş/ Günaydın/ Guten Morgen
Yine bir gün kelebek rüzgar gül ve sen üzre düşünürken bir arkadaşı dinledim Seni anlattı
Rojbaş! / Günaydın!
Gün vursun yükünü Gecenin halkasına Yol vursun sesini Uzaklığın pasına Se s i m e k i b r i t ç a k s a n t u t u ş a c a ğ ı m ! Sargısızım, Çoğalırım; Çoğaldıkça arsızım Sana yağmur diyorum!
Rojbaş/Günaydın/Goodmoorning
Raskolnikov ansızın lafa karıştı: — Niye bu kadar telaş ediyorsunuz? Tam sizin teorinize göre olmuş...
biz de arada ta*ak geçmek için rojbaş diyoz birbirimize okulda
Bilmediğim bir dilde 'günaydın' diyorum sana.
Reklam
105 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.