Biri şarkılarla gözleri besler, Yeşillikleri ve sevgilileri Umudlandırır.
Çiçekler hep bekler gibidir,
Oysa hiç beklemezler;
Biri arılandırır, biri kuşlandırır.
Biri rüzgârlandırır gönülleri,
Biri kızdırır soğumuş külleri..
Biri de kendini kucaklandırır.
Biri tek başına yürür yazgısında, Biri sepetlerde demet demet Ününü kaldırımlandırır.
Biri vazolandırır kendini salonlarda,
Biri kurur bir kitabın içinde,
Biri de kafes arkasında saksılandırır.
Çiçekler bir şölen yaşamda, Renklerin en büyük orkestrası..
Dursuz-duraksız çalar her insanda Sevinci, aldanıyı, ölümü ve yası.
Sen ki anasın
toprağa benzer yüreğin
bereketli doğurgan
yemyeşil bir toprağa
ana
alyanaklı bal dudaklı
bir gelin veremedim diye kızma bana
sencileyin ak umutlarına
durduk kendi parıltımızda
durduk ve dinledik yüklerimizi
yüklerimiz altun gümüş bakır demir ve sürekli
[kargaşa devrilmiş kitaplığın o kısır kargaşası
oturduk bir tapmak kayasının yaşlı göğsüne kaldırdık başlarımızı
kaldırdık başlarımızı o karanlığa kaldırdık başlarımızı iki harf gibi heybetli iki harf gibi ilk alfabeden kaldırdık başlarımızı
kapalı kapılarlı o karanlığa durduk iki harf gibi
durduk yanyana
durduk içiçe
durduk o eski karanlığa iki harf gibi
Gün vursun yükünü
Gecenin halkasına
Yol vursun sesini
Uzaklığın pasına
Se s i m e k i b r i t ç a k s a n
t u t u ş a c a ğ ı m !
Sargısızım,
Çoğalırım;
Çoğaldıkça arsızım
Sana yağmur diyorum!