Demokrasi
Her ne kadar antik demokraside sadece erkeklerin yurttaş olarak temsil edildikleri ve bu yüzden günümüz demokrasi kavramından farklı ve sınırlı olduğu ortadaysa da, Atinalıların bu kısıtlı demokrasiye kralları, aristokratları ve tiranları devirerek ulaştıkları düşünüldüğünde "demokrasiye" ulaşılan yolda küçümsenmeyecek adımlar atıldığı görülmektedir. Fakat şurası da unutulmamalıdır ki demokratik yönetim her zaman yüceltilen ve gıpta ile bakılan bir yönetim şekli değildi. Demokrasinin; Herodotos, Perikles, Sokrates gibi taraftarları varsa da Aristophanes, Ksenophon, Platon, Aristoteles gibi güçlü muhalifleri de vardı. Demokrasiye karşı olanlara göre ancak soylular, zenginler ve eğitimliler devleti iyi bir şekilde yönetebilirdi; devlet yönetimi cahil halk tabakasına ya da "ayaktakımına" bırakılamayacak kadar ciddi bir işti. Bu nedenle demokrasi karşıtı aydınlarda, demokratik yönetimin (demokrasinin) zamanla “okhlokratia” denen "avam yönetimine" dönüşerek dejenere olacağı endişesi vardı; nitekim Atina'da, halkın iradesinin her şeyin üstünde olduğu düşüncesiyle, bazı yanlış kararlar alınmış olduğu da vakidir.
Roma imparatorları ve selefleri Bizans hükümdarları, Araplar ve Acemler tarafından Kayser-i Rum unvanıyla bilinirlerdi, yani Roma sezarlarıydılar. Şayet Roma demek, Rum demekse, o zaman onlar, doğu Roma'nın kralları da Rumiler oluyorlardı. Bu da onları mistik bilge Rumi'yi, namı diğer Celalettin Belhi'yi okumaya yöneltti.
Reklam
Arapların Roma'nın tam göbeğinde hüküm sürdükleri, özellikle de Roma imparatorlarıyla evlenen -veya Roma imparatoru olan- Arap sülalelerinin doğduğu genellikle bilinmez. Aslında ikinci yüzyılın sonundan üçüncü yüzyılın ortasına kadar -kesin ifade etmek gerekirse, 193'ten 249'a kadar elli altı yıl boyunca- imparatorluğa Arapların hükmettiğini söylemek daha doğrudur. Bu yarım yüzyıllık bir Arap saltanatıdır. Bu sülalelerden ilki -daha uygun bir deyişle, Akdeniz'e Samilerin hâkim olması bağlamında- hem Fenike hem de Arap kökenliydi. Fenike tarafı Afrika'daki Leptis Magna aristokrasisinden, Arap tarafı da Suriye'deki Roma'ya bağlı Emesa Krallığı'nın rahip-kralları soyundan geliyordu.
Sayfa 124 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Marius, Sulla, Pompeius, Caesar, Antonius, Augustus yönetiminde Roma hep daha ürkütücü hale gelerek geriye kalan bütün kralları yıkmayı başarmıştır.
Helenistik dönem, Doğu kökenli birçok bilim adamı ve filo­zof çıkarmış
Helenistik dönemde kültürel bakımdan fethedilen Doğulu gruplar, esas olarak bu Doğu halklarının üst sınıfları yani yönetici ve aydın sınıfları olmuştur. Doğu'nun bazı geleneksel uygulamalarının, düşün­ce ve duygu tarzlarının bölgenin yöneticileri konumunda bulunan Yu­nanlılar üzerindeki etkilerinin arttığı da görülmüştür. Bu bağlamda Doğu monarşisi, Yunan demokrasisini yendiği gibi Doğu'nun dinsel inançları da Yunan çok tanrıcılığından daha güçlü çıkmıştır. ilk örne­ğini bizzat İskender'in kendisi üzerinde gördüğümüz, hükümdarların kendilerini Doğu tarzında tanrılar olarak görme geleneği Yunan kral­ları ve Roma imparatorları üzerinde etkisini göstermiş; hükümdarların tanrısal hakları kuramı Roma ve Bizans'tan geçerek çağdaş Avrupa si­ yasal felsefesi üzerine damgasını vurmuştur. Bu arada daha önce He­ rodot'tan itibaren başladığını bildiğimiz Doğu tanrılarını Yunan tanrı­larıyla özdeşleştirme geleneği, varlığını güçlendirerek devam etmiş, Doğu dinleri ve kültleri arkalarında bulunan kurtuluş öğretileriyle, es­rarengiz ve göz alıcı merasimleriyle zamanla Roma dünyasının içine kadar nüfuz etme imkanını bulmuştur. Bu dinlerden biri olan Hıristi­yanlık, Batı'nın dinsel alanda Doğu tarafından fethinin en çarpıcı ör­neğini oluşturacaktır.
Sayfa 21 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Roma'nın ilk kralları:
Romulus yedi kraldan ilkidir. İkincisi, bilgeliği ve Roma'nın dini sisteminin kurucusu olması nedeniyle saygı du­ yulan Numa Pompilius; üçüncüsüyse, katliamlarıyla luppiter'i mekanını bir yıldırımla alevler içinde bırakıp onu diri diri yakmaya kışkırtan bir savaş çığırtkanı olan Tullus Hostilius'tur. Tahta çıkan dördüncü kişi, -zo­runda kaldığında yeterince iyi savaşabilse de dışarda diplomasiyi, içerde ise kamu hizmetlerini tercih eden bir ılımlı olan Ancus Marcius'tur. Be­ şinci kral, popülist bir siyasetçi haline gelmiş Etrüsklü bir maceracı olan ve albenisini kullanarak iktidara uzanıp, sonra herkesçe bilinen ifadeyle "hayırsever diktatör" olarak hükmeden Tarquinius Priscus'tur. Ondan sonra Roma Kartalların İmparatorluğu sonra Tarquinius'un Latin mahmisi olan ve suikasta uğramasından sonra hamisinin yerine geçerek ordu ve devlette radikal bir ıslahat yapan Servius Tullius gelir. Son olarak, entrikacı ve kötücül bir despot olan Tarquinius Superbus selefini öldürerek Romulus'un tahtına çıkar. Onu deviren darbe, monarşinin de sonunu getirir, cumhuriyeti kurar ve Romalıların krallara karşı bitmek bilmeyen nefretlerinin temelini atar.
Reklam
Şota Rustaveli, Gürcü edebiyatının klasik dönemi olan 12. yüzyıl­da dünyaya geldi. Yunanistan'da eğitim gören Rustaveli, Tiflis'e döndükten sonra tutkuyla bağlı olduğu meşhur Kraliçe Tama­ra'nın hazinedarı olarak görev yaptı. Homeros, Platon ve İranlı mutasavvıflar üzerine çalışmalar yapmış parlak bir alimdi ancak Kraliçe'ye
Yahudiler etkin ve etkileyici bir laik iktidara sadece çok kısa bir süre için sahip olabilmişlerdir. David ve Solomon'un hanedanlarından sonra kuzey ve güneydeki büyük devletlerin İsrail üzerindeki baskıları çok ileri boyutlara ulaşmıştı. Yahudi Krallığı ve İsrail, fethedilme tehlikesiyle karşılaşmıştı, bu tehlike giderek artmaktaydı. Bir kere fethedilince de bundan kurtuluş bir daha mümkün olmamıştır. Yahudiler kağıt üzerinde siyasi bağımsızlığa sahipmiş gibi göründüklerinde bile, varlıklarını ancak bölgedeki büyük devletlerin küçük ve güçsüz bir uydusu olarak sürdürebilmişlerdir. Romalılar Yahudi devletine son verdikten sonra R. Yohanan ben Zakkai Roma tarafına geçerek, sadece gelecek nesil din adamlarını yetiştirebilmek amacıyla bir akademinin açılmasını talep etmiştir. Artık ortaya kralları ve din adamları olmayan bir Yahudilik çıkmıştı. Aslında bu durum üstü örtülü bir şekilde yüzyıllardır devam ediyordu, Romalıların yaptığı şey bu duruma en son darbeyi vurmak olmuştur. Tarihin akışı putlara hayranlık duyanlara karşı, laik gücü savunan peygamberleri haklı çıkarmıştır. Böylece Solomon'un ihtişamlı görünüşüne karşın peygamberlerin öğretileri Yahudi düşüncesi üzerinde baskın çıkarak kalıcı bir etki yaratmıştır. Bundan sonra Yahudiler bir ulus olarak kendi yönetimlerini kuramamışlardır. Tam tersine tarihlerinin daha sonraki dönemlerinin genellikle şiddet kullanma olanağına sahip olanlar tarafından zulüm görmüşlerdir. Hiç kuşkusuz onların bu durumu ulusal alınganlığa, klancılığa, kendini beğenmişliğe yol açmış, bu da Yahudilik içindeki diğer eğilimin temelini oluşturmuştur.
Sayfa 19 - Say YayınlarıKitabı okudu
Öyle reziller ki gittikleri her yeri ifsat etmişler.
Museviler, Roma'ya ve Yunan'a karşı olan siyasi direnişlerinde başarı gösterememişlerdir. Başlangıçta Makabiler altında kendilerini boyun eğdirmek isteyen Suriye'nin Makedonyalı hükümdarı karşısında başarılı olmuşlar ve bir süreliğine Yehuda'daki krallıklarının bağımsızlığını elde etmişlerdir. Ancak Roma'nın gücüne karşı koyamamışlar ve muhtemelen bazı Persler'in teşviki ya da yardımıyla peş peşe gerçekleştirdikleri başkaldırıların tümü bastırılmış, sonunda sindirilip köle haline gelmişlerdi. Başrahipleri ve kralları da Roma'nın kuklaları olmuştu. Yehuda, Romalı bir valinin hakimiyetindeydi. MS 66 yılında başlayan en önemli başkaldırı zorlu bir mücaddelenin sonunda, 70 yılında isyancıların yenilgisiyle sonuçlanmıştı. Romalıların Kudüs'ü fethedip Babil esaretinden kurtulanların yaptığı ikinci tapmağı yıkmaları bile Musevi direnişini durdurmayı sağlayamamıştı. 135'teki Bar Kohba isyanının ardından Romalılat kendilerine sürekli sorun çıkaran Museviler'den mutlaka kurtulmaya karar vermişlerdi. Daha önce Babil'in yaptığını yaparak Museviler'in büyük çoğunluğunu esarete ve sürgüne gönderdiler ama bu sefer onların imdadına yetişecek bir Kiros yoktu. Museviler'in tarihi adları dahi silindi; Kudüs'e Aelia Capitolina adı verildi ve yıkılan Musevi Tapınağı'nın yerinde Jupiter' e bir tapınak yapıldı. Samariya ve Yehuda adları kaldırıldı ve ülkeye çoktan unutulmuş olan Filistinliler'in adı verildi.
Buradaki İskitler, Karadeniz’in kuzeyindekiler değil Hunlar
Burada şehrin dışında İskit kralları ve Roma elçileri at üstünde bir toplantı yaptılar. Çünkü barbarlar atlarından inerek müzakere etmenin uygun olmadığını düşünüyorlardı. Dolayısıyla kendi saygınlıkları konusunda hassas olan Romalılar da bir taraf at üstünde diğer taraf yerde konuşmasınlar diye İskitlerle aynı şekilde toplantı yapmayı tercih ettiler.
Reklam
Latin Hristiyanlarını, Moğolları İslam’ı sonsuza kadar ortadan kaldırmak üzere Tanrı tarafından gönderildiğine İnandırdı. O nedenle Moğollarla ittifak sağlamak için yoğun bir çaba harcadılar. Papalar ve Avrupa kralları, meramlarını anlatmak ve mümkünse onları Hristiyanlığa döndürmek için Moğol sa­ rayına elçiler gönderdiler. Moğollar da 1285-1290 yılları arasında, Batı Avrupa’ya, Roma ve Konstantinopolis tarafından sapkın ad­ dedilen Nesturi Kilisesi'ne bağlı Hristiyanlarm önderliğinde çok sayıda elçi gönderdi. Fakat Moğol güçlerinin Suriye ve Filistin’e ilerleyişi, 1260 yılında Memluklular tarafından durdurulmuştu.
Bağımsız siyasî varlığını en uzun süre koruyan Güney Slav halkı, Sırplardı. 7. yüzyılda Orta Avrupa tarzı bir feodal sistem üzerine oturarak oluşan Sırp İmparatorluğu, özellikle 12. yüzyıldan sonra önemli bir bölgesel güç oldu. Kral Stefan Duşan, 1346'da Üsküp'te bir törenle ''Sırpların, Yunanlıların, Bulgarların ve Arnavutların tek hakimi'' unvanını kuşandı. Aynı yıl Makedonya da Sırp egemenliğine girmişti. Sırp Kralları, bölgedeki egemenliklerini Doğu Roma İmparatorluğu'nun tarihsel mirasını sahiplenerek ezeli-ebedi kılma saikiyle, -en azından biçimsel olarak- Bizans devlet geleneğini sürdürmeye çalıştılar.
Neden Romalılar büyük ve iyi krallardan nefret ediyor ? Kendi geçmişleri bir dizi rezil kralla dolu olduğu için mi ? Ezik Latin çobanları, Sabin kahinler, Korinthos'lu sürgünler, Etruria'lı köleler... Roma'nın kralları işte bunlar. -Mithradates
Sayfa 78
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.