"İki ruh bir araya gelir. Biri kötülük, ölüm, zorbalık ve yalanın ruhudur. Diğeriyse hakikat, iyilik ve mutluluğun ruhudur. Karşı karşıya gelirler ve kimin daha güçlü olduğu üzerine tartışmaya başlarlar. Tartışmayı kötülük ruhu başlatır. Kaba bir alaycılıkla hakikat, iyilik ve mutluluk ruhunun üstüne atılır:
'Ne diye sıkıcı bir gölge gibi
Daha önce demokrasiyi icat ederek kralların ilahlaşmasını önleyen Yunan şehir devletleri gibi, Roma İmparatorluğu da "Senato"yu oluşturarak kralların tanrılaşmasına karşı koymaya çalışmıştır. Mısır'da, Babil'de, Çin'de ve İran'da bunlara benzer kurumlar oluşturulamamıştır. Kralları ilahlaştıran mantık, onların görünmez elbiseler giyebileceğine inandıran ihtiyaçların acilliğidir. Ancak, bir çocuk saflığı/naifliği "kralın çıplak olduğunu" görüp haykırabilmiştir.
Başını kaldırıp baktığında eski arkadaşı Brütüs'ün kendisine karşı kurulan bu
komploya katıldığını görünce gözlerine inanamadı.
"Et tu, Brute?" dedi güçlükle soluyarak. Latincede bu sözler, "Sen de mi Brütüs?" anlamına gelir. Sonra Sezar Senato binasının
mermer zemininde can verdi. Köleleri gelip cesedini eve taşıdılar. En büyük Romalı olan Sezar kendi arkadaşları ve vatandaşları tarafından öldürülmüştü.
(Sezar birçok insanı kızdıran iki şey yaptı. İlk olarak, Senato'yu topladı ve senatörlere "Ben Roma'nın diktatörüyüm dedi, "fakat siz bana Kral Sezar' derseniz diğer ülkelerin kralları bana
saygı gösterir. Bundan böyle bana 'kral' demenizi istiyorum. ikincisi, yeğenim Octavian'ın benden sonra kral olmasını istiyorum. Onu
evlat edineceğim. Onun da benim yetkimi devralmasını istiyorum. Senatörler duyduklan karşısında dehşete kapılmışlardı. Roma'nın bir sonraki liderini kendileri seçmek istiyor, tahta başka bir Sezarın daha geçmesini, Roma krallanının yetkilerini oğullarına devretmelerini istemiyorlardı. Syf.238)