-Yeni bir takvim,geleneğe aykırıdır ve ulemanın itirazıyla karşılanır.Hristiyanların Roma devrinden beri tek bir takvimleri var.Çinlilerin devreleri,İranlıların Yezd-Gerd takvimi var.Bana kalırsa yeni bir takvim yapmak,tehlikeli bir hareket olur.
Gaius Julius Caesar (Sezar) milattan önce 46 yılında takvimin başlangıcını Ocak ayı olarak ilan ettiyse de, 16. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'da yeni yıl geleneksel olarak, bahar aylarının başlangıç tarihi olarak da kabul edilen, Mart ayının 25'inde başlardı.
1564 yılında Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiştirerek, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. O zamanki iletişim şartlarında bazı insanların bundan haberi olmadı, bazıları ise bu kararı protesto etmek amacıyla eski adetlerine devam ettiler; 1 Nisan'da partiler düzenlediler, birbirlerine hediyeler verdiler.
Diğerleri ise bunları Nisan aptalları olarak nitelendirip, bugüne 'Bütün Aptalların Günü' adını verdiler. Bugünde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak bir partiye davet ettiler, gerçek olması mümkün olmayan haberler ürettiler.
Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup, Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye başladılar. Âdeti gittikçe süsleyerek, zenginleştirerek ve yaygınlaştırarak devam ettirdiler. Bu âdetin İngiltere'ye ulaşması yaklaşık iki yüzyıl sürdü, oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayıldı.
Gülüşlerimiz nasıl da söndü galadan sonra sokağa atılan çiçekler gibi
Ve şimdi: iki kere iki.
Kırdım, evet, seni. Ama kırmıştın beni
Hadi sadece kırılmıştım diyerek önleyeyim herhangi bir eleştiriyi
Kalbim, Kalbim! Söyle şimdi ne yapacağım ben bu kalbi?
Ne yaparım söyle daha da derine düşerse yaram
Ben sana rasladığım günlerde, hangi günlerdi
Saat gecenin bir buçuğu (bugün günlerden ne?)
Gözlerinden uyku akan bir taksinin içindeyim
Geçip gidiyorum bütün hayatımı da seni de
Başkent en pahalı örümceğini biriktiriyor
Unutkanlık, acı, acılar, acılarımız
Biliyorum sen kaldın bir de hayatım kaldı geride
Eğlencenin (bayağı bir şölendi) ilerlediğini
Bir karnaval tadıyla ilerlediğini
Bir adamın
Fransa’da 1789 Devrimi din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak yoluna gitmemiş; tam tersine, Katolik dinini ortadan kaldırarak, yerine yeni bir ulusal din (réligion civique) tesis etmeyi hedeflemiştir. Bu amaçla her türlü dini cemiyet, manastır ve vakıflar kapatılmış, rahipler Katolik Roma kilisesini terk edip devlete bağımlılık yemini etmeye zorlanmış, Hıristiyan tanrı anlayışı yerine felsefi bir Mutlak Varlık (Etre suprême) öğretisi benimsenmiş, miladi takvim yerine 1792 yılını Yıl I kabul eden Devrim Takvimi ikame edilmiş, Hıristiyan dinine ait bayram ve yortular lağvedilerek Ulus ve Devrim Günleri kabul edilmiştir.
Saat gecenin bir buçuğu (bugün günlerden ne?)
Gözlerinden uyku akan bir taksinin içindeyim
Geçip gidiyorum bütün hayatımı da seni de
Başkent en pahalı örümceğini biriktiriyor
Unutkanlık, acı, acılar, acılarımız
Biliyorum sen kaldın bir de hayatım kaldı geride
Eğlencenin (bayağı bir şölendi) ilerlediğini
Bir karnaval tadıyla ilerlediğini
Bir adamın