Ocak ayının isminin hikayesi
Ocak ayının ismini nereden aldığına gelince; Jülyen ve Gregoryen takvimlerde yılın başlangıcı sayılan Ocak ayının Latince karşılığı “Januarius", batı dillerindeki ismi January veya Janvier' dir. Bu isim Roma mitolojisinde başlangıçlar kapılar ve geçişler tanrısı Janus'tan geliyor. Bizde Ocak ayı eski adını Arapça 'kanun'dan alır. Rumi takvimle "Kanunisani", erken cumhuriyet döneminde "ikincikanun" denildikten 1945 yılında çıkarılan yasa ile "Ocak" ismi verilir. Saatli Maarrif Takvimi'ne göre bu ayda zamanın çoğu evde ocakta ateş yakılarak geçirildiği için böyle adlandırılmış.
1 Nisa'n şakasının kökeni nedir?
Her ne kadar Roma İmparatoru
Gaius Julius Caesar
Gaius Julius Caesar
(Sezar) milattan önce 46 yılında takvimin başlangıcını Ocak ayı olarak ilan ettiyse de, 16. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'da yeni yıl geleneksel olarak, bahar aylarının başlangıç tarihi olarak da kabul edilen, Mart ayının 25'inde başlardı. 1564 yılında Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiştirerek, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. O zamanki iletişim şartlarında bazı insanların bundan haberi olmadı, bazıları ise bu kararı protesto etmek amacıyla eski adetlerine devam ettiler; 1 Nisan'da partiler düzenlediler, birbirlerine hediyeler verdiler. Diğerleri ise bunları Nisan aptalları olarak nitelendirip, bugüne 'Bütün Aptalların Günü' adını verdiler. Bugünde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak bir partiye davet ettiler, gerçek olması mümkün olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup, Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye başladılar. Âdeti gittikçe süsleyerek, zenginleştirerek ve yaygınlaştırarak devam ettirdiler. Bu âdetin İngiltere'ye ulaşması yaklaşık iki yüzyıl sürdü, oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayıldı.
Neden Kitap
Reklam
KADİM BİR HURAFE OLARAK MİLADİ TAKVİM
İslam takvimi bırakıldı;Miladi yani Batı’nın muharref takvimi esas alındı.Bu takvim baştan sona hurafedir.zira batı kilisesi Hazreti İsa’nın 25 Aralık‘ta, Doğu Kilisesi ise 6 Ocak‘ta doğduğunu iddia etmektedir. İncil’de ise Hazreti isa’nın bir yaz günü doğduğu anlaşılmaktadır.Zira o doğduğunda çobanlar hayvanlarıyla dağlarda olduğundan ahırları boştu.Hazreti Meryem de kundağa sardığı Hazreti İsa’yı çobanların hayvanlarının boş olan yemliğine koymuştu.Hazreti İsa eğer kışın doğsaydı çobanlar dağda gecelemez, soğukta dışarıda yatamazdı. ne var ki Roma, hristiyanlığı putperest anlayışla terkip sürecinde Hazreti İsa’nın doğumunu yazdan kışa taşıdı. böylece Hazreti İsa’nın viladeti, Roma’nın güneş tanrısı Mithra’nın doğum günü ile birleştirildi.Daha sonra kutlamalar 1 Ocak’taki yılbaşı eğlencesi ile cemedilerek Akdedildi.
Sayfa 72 - Hüküm kitapKitabı okudu
Uydularla hava tahminlerinin yapıldığı günümüzde insanlar eski yöntemlere burun kıvırabilir, halbuki meteoroloji bize genel bir resim sunar. Kasabanızdaki yaşlı insanların yerel hava durumuna dair söyleyecekleri şeylere her zaman kulak verin. Çocukken Fransa'da geçirdiğimiz yaz tatillerinde, Manş Denizi'nin en dar kesiminde karşı kıyıda Kent sahilindeki beyaz uçurumları net bir şekilde gördüğümüzde ertesi gün yağmur yağacağını bilirdik. Benzer şekilde Roma'daki bir terastan uzaklardaki Alban Tepeleri yamaçlarındaki evleri ayırt edebilirsen ertesi gün yağmur yağacak demektir. On yedinci yüzyıl sonlarından The Country Calendar or the Shepherd of Banbury's Rule [Köy Takvimi veya Banbury Çobanının Düsturu] kitabında şu eski meselin üç dilde hoş bir versiyonu verilir: "Gece kızılsa gök, mutludur çoban/ Sabah hâlâ kızılsa yandım aman." Bu dizeler bize eski zamanlarda Avrupa'yı yürüyerek geçen hacılara dair hoş bir resim sunar. John Claridge "İngiltere'de" diye yazar, Kızıl gece ve gri sabahta Hacı çıkar Yola. İngilizcesi şöyledir: A red evening and a grey morning Sets the Pilgrim a Walking. Fransızcası, Le rouge Soir, & blanc Matin, Font rejouir le Pèlerin. İtalyancası ise, Sera rosa, & migro Matino, Allegro il Peregrino. Bir de şu İngiliz atasözüne atıfta bulunur: Ay Küçülürken, Bulutlu bir Sabah muştular hoş bir Öğle sonrasını. Bir de şuna: Bulutlar Kayalar ve Kuleler gibi belirdiğinde, Dünya tazelenir sık Sağanakla.
Sayfa 53 - Alef YayıneviKitabı okudu
ROMA, FAHİŞELERİ OYUNCULAR, hayvan dövüştürücüleri ve gladyatörlerle aynı kefeye koyardı. Bütün bu insanlara geçimlerini bedenleriyle kazandıkları için ayak takımı (infamia) gözüyle bakılırdı. Kullanılan, arzulu gözlerle bakılan, Romalı soylu vatandaşlar (dignitas) tarafından hor görülen ve fiziksel istismara açık insanlardı.
Sayfa 115Kitabı okudu
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak: Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden, Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden, Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet; Alevler içinde ev, üst katında ziyafet! Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum; Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum! Bir şey koptu
Necip Fazıl KısakürekKitabı okudu
Reklam
130 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.