"Bu romanı büyük bestekârımız Eyyubi Bekir Ağa'nın ruhuna ithaf ediyorum" AHT
Mahur Türk müziği makamlarının en önemlilerinden biri, Tanpınar'ın romanlarında Ebubekir Ağa'nın, Dede Efendi'nin ve Neşati'nin mahur besteleri geçiyor.
“Gittin amma ki kodun hasret ile cânı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı
DAVETİYE
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Düce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular
Şimdi, yıllardan beri her akşam yaptığı, hiç yapmazmış gibi, hiç yapmamış gibi, içi titreyerek, heyecanını ellerinin ürperişinde, avuçlarının soğuk soğuk terleyişinde duyarak yaptığı, her akşam, yağmur da yağsa, hava soğuk da olsa, yaptığı şeyi yaparken, değneğine abanarak, günün yükü ile ağır, yılların suçluluğu ile yorgun adımlarla Aventinus'un eteğine tırmanırken, Roma'ya gelmek üzere yola çıkışından önce bir yıla yakın zaman boyunca her akşam yaptığı başka bir yürüyüşü anıyor gerçekte.
kitaphaber.com.tr/kapitalizm-vitr...
Kapitalizm Vitrini Olan Bedenler
07.06.2021 - Ülker Gündoğdu
Kapitalizm Vitrini Olan Bedenler
“Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoşum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Ömer Hayyam
Hayat tarzı, süslenmiş bir
DAVETİYE
Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Duçe!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür;
Din Arab’ın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular
Batı tarafından durdurulan insanlığın "kulluk yürüyüşü tekrar nereden başlayacak; Roma, Yunan, Kilise ya da Özgürlük Anıtı umut olabilir mi? Bosna'da ki katliamın baş müsebbibi olan BM Gazze için güven verebilir mi?
Davetiye
Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Düçe!
İşittim ki yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların Yeşil Bosfora
Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür;
Din Arab'ın, Hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular
Allah'ın ilimle doldurduğu dağarcık" Abdullah b. mesud (r.anh), küçücük boyu ve incecik ayaklarıyla, Dâru'n Nedve'nin kapısı önüne gelip rahman suresini okudu ve bu okuyuşuyla şunu ilan etti: "Dinle ey dünya! Dinle Ey Mısır ve Roma! Hiçbirinizin dünyaya söyleyecek sözü kalmadı artık. İnsanları siz köleleştirdiniz, Ellere kelepçeleri siz vurdunuz, iffetleri siz çiğnediniz. Dinleyin! Allah insanı, sizin hurafelerinizi değil, kuranı Kerim'i öğrensin ve yaşasın diye yarattı. "İnsanlığın durdurulan yürüyüşü Allah Resul'ünün öğrencileri ile yeniden başladı.
Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Duçe!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden
Boşalan devlet kasaları nedeniyle hükümet, kentin 1400 zengin kadınına yeni bir vergi koymuştu. Söz konusu kadınlar da bir protesto yürüyüşü düzenleyerek, seslerini bu üç diktatör hükümdarın kadın halkına duyurmaya çalışmışlar ve onların desteğini kazanmayı ummuşlardı. Bu arzuları kısmen gerçekleşti ve kadınlar hiç değilse Forum'un kürsüsüne ulaşmayı başardılar.
Valerius Maximus'a göre "Erkeklerden hiçbiri meseleyi gündeme almayı istemedi. İşte o zaman Hortensia öne atıldı ve diktatörlere, kararlı bir ses tonuyla sorunlarını duyurdu." (.. )Dolaylı da olsa, Hortensia'nın bu konuşmasında ilk kez kadınların oy verme hakkı söz konusu ediliyordu. Hortensia, öncelikle kadınların savaşta çektiği acılardan söz ettiği konuşmasında, yöneticilere şu soruyu yöneltmişti: "Eğer biz, birbirinizle rekabetiniz yüzünden çok kötü zarar verdiğiniz devlet yönetiminde değilsek, o zaman niçin vergi ödüyoruz?"
Sayfa 65 - İmge Kitabevi 2.Baskı(Ağustos 2019) - Üç Diktatör : Marcus Antonius, Octavianus ve Marcus Lepidus
"O yürüyüşü bilirim" dedi Nietzsche. "Onun Roma İmparatoriçesi adımlarını. Acaba bir şeye takılır mıyım diye düşünmeye bile zahmet etmez, adeta hiçbir şeyin onun yoluna çıkmaya cesaret edemeyeceğine inanmış gibidir."