Avrupa'nın pek çok düşünürü bugün Avrupa'nın yeterince Avrupalı olmadığını, dahası, Romalı'lıktan gelen Avrupalı hazmediciliğini hızla yitirdiğini söyleyip dururken, biz Avrupa'yı sanki sabit bir "öz" değişmez bir "coğrafya" ve bir kere üzerimize taktık mı asla çıkartamayacağımız bir tür "rütbe" şeklinde algılıyoruz.
Asıl Roma’da ve (Epiket) isimli filozofta tecellisini bulan bu ahlak(stoisizm) adını taşır. (Epiket) bir köledir. Onun ayağını işkence aletinde burkarlar, bükerler. Hiç ses çıkarmaz. Gayet sakin bir tavır ve tonla der ki: “-Daha fazla bükerseniz ayağım kırılacak!” Bükerler ve ayak, mühtiş bir sesle kırılır. Verdiği cevap: “-Demedim mi?...” (stoisizm) ahlakı budur ve (metafizik-madde ötesi) bir dayanağa malik değildir. Sadece insan benliğinin madde açısına karşı hissiz tavrı… Satıhçı Romalı bünyesinin satıh ahlakı…
Reklam
Romalı giysileri, deniz fenerleri... Bir an bütün ders kitaplarının sokakta yürüdüğünü düşündü. İşte şu adam cebinden para çıkarıyor, karşılığında kağıt mendil alıyor. Sosyal Bilgilerden çıkmış ikisi de. Konuşunca Dilbilgisi çıkıyor ortaya. Büfeci paranın gerisini adama veriyor: Bu da aritmetik. Bir kadın kızını elinden tutmuş sürüklüyor. Böyle kadınlar da var. Kız ise annesinden bir şey istemiş belli ki. Masal. İşte o istediği. Otobüsler tıklım tıklım dolu. İçlerindeki her insan ayrı kişi; ayrı özlemleri var hepsinin, roman olmuyor mu bu? Peki şiir ne? Bütün bunların hepsinin kendisinde uyandırdığı karışık ama güzel duygu mu yoksa?
"Doğan Hasol bize hep 'Kötü binada iyi insan yetişmez.' derdi. Çarpık şehirden de düzgün insan çıkmaz. Hepimizin sevdiği bir futbolcu, politikacı, sinemacı veya müzisyen var. Fakat her birimiz yaşayan bir mimar benimsiyor muyuz? Romalı Mimar Vitruvius, 2000 yıl önce yazdı: 'Bir binanın üç özelliği olmalı: Sağlamlık, kullanışlılık, estetik.'
April Yayıncılık, 10. baskı: Mart 2015Kitabı okudu
Teodora, Roma kerhanelerinde anlamıştı insanoğlunun alçaklığını, Romalı askerlerin çadırlarında farkına varmıştı bu büyük acımasızlığın, Romalı asillerin yatağında öğrenmişti insanoğlunun iki yüzlülüğünü. Bu yüzden Kostantinopolis'in halkı ayaklandığında hiç heyecanlanmadı, Romalı asiller onlara katıldıklarında hiç şaşırmadı. Halk Kostantinopolisi ateşe verdiğinde hiç korkmadı. Jüstinyen kaçmak istediğinde bile korkmadı. Zarafetini hiç yitirmeden tuttu imparatorum ellerinden. Kendi oğlunun gözlerinin içine bakar gibi baktı kocasının gözlerinin içine. Yumuşak ama kesin bir ifade ile şöyle dedi: "Sen imparatorsun, ölmek daha çok yüceltir seni kaçmaktan. Ama daha iyi bir yol var ölmekten: öldürmek."
Sayfa 320Kitabı okudu
Duygulara hakim olma ustalığı şimdiki zamandan çıkıp geçmiş ve gelecek hakkında nesnel bir düşünme yeteneği gerektirir. Bütün kapıların bekçisi olan Romalı tanrı janus gibi bir kerede iki yöne bakabilmelisiniz. Nereden gelirse gelsin tehlikeyle en iyi başetmenin yolu budur. Kendiniz için böyle yüzler yaratmalısınız, biri sürekli geleceğe,diğeri de geçmişe bakan iki yüz. Geleceğin parolası ''tetikte olunmayan gün yoktur.'' Sorunları sürekli olarak ortaya çıkmadan önce hayal ettiğiniz için, hiç birşey sizi hazırlıksız yakalayamayacaktır. Zamanınızı planlarınızı mutlu sonunu hayal etmekle geçirmek yerine,ortaya çıkabilecek her türlü olasılık ve tuzakları hesaplamakla uğraşmalısınız. Ne kadar uzağı görürseniz, o kadar güçlü hale gelirsiniz. Janus'un diğer yüzü geçmişe bakar, ama geçmişin acılarını hatırlamak veya kin beslemek için değil. Böylesi yalnızca gücünüzü engeller. Oyunun yarısı sizi yiyip bitiren ve mantığınızı örten bu olayları nasıl unutacağınızı öğrenmektir. Geçmişe doğru bakmanın gerçek amacı kendinizi sürekli eğitmektir. Geçmişe sizden önce gelenlerden bir şeyler öğrenmek için bakarsınız. Bu sizin bir şeyler öğrenebileceğiniz en önemli okuldur, çünkü kişisel deneyimden kaynaklanmaktadır.
Reklam
Bizanslılar, kendilerinden hiç bir zaman 'Bizanslı' diye söz etmediler. Doğu Roma'ya atfen yalnızca 'Romanoi' diye adlandırıyorlardı kendilerini. Bugün Türkiye'de kullanılan Rum tabiri, bu Romalı göndermesinin Türkçeleştirilmiş şeklinden başka değildir.
Roma’daysan Romalı gibi davran! Öyle deniyordu, değil mi? Ama ben Roma’da bir Spartalı’ydım!
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.