¶¶ Ölümün de ezen, ama kurtaran, soy­lu Romalı elleri vardır.
Romalı bir düşünür
İnsanlar rahatsız olmaları gereken şeylerden rahatsız olmuyor, umursamamaları gereken şeylerden rahatsız oluyorlar, zira hata yapmalarını bir sorun olarak görmüyor, eleştirilmeyi rahatsız edici buluyorlar, oysa tersine, kusurlarına üzülmeleri, düzeltilmekten de hoşlanmaları gerekirdi.
Reklam
Kadınlar niçin tırnaklarını boyuyor? Parmaklara ve tırnaklara kına sürmek, milattan önce 3000 yıllarında Mısır’da çok yaygındı. Buna rağmen kadınların tırnaklarını boyama adetinin asıl kökeni Çin’dir. Çin’de kadınların tırnak renkleri, ait olunan sosyal sınıfın bir göstergesiydi. Milattan önce 600 yıllarında Çin hanedanının tırnak renkleri altuni ve gümüşi renklerdi. Daha sonraları kırmızı ve siyah renkler asaletin sembolü olarak yüzyıllar boyu kullanıldı. Mısırlılarda da, koyu kırmızı başta olmak üzere, kırmızının tonları asaletin derecesini belli ediyordu. Toplumun alt kademelerinde yaşayan kadınların tırnaklarını sadece soluk renklere boyamalarına izin veriliyor, kimse kraliçenin ve kralın tırnak boyalarının rengini kullanamıyordu. Eski Mısır’da krallar da tırnaklarını boyuyorlardı. Erkeklerin de tırnaklarını boyamaları Mısırlılar, Babilliler ve sonraları Romalı üst rütbeli savaşçılar arasında yaygındı. Romalı komutanlar savaşa gitmeden önce saçlarını yağlarla parlatmak, kıvırcık hale getirmek ve tırnaklarını dudakları ile aynı renge boyamak için saatler harcıyorlardı. Tarihte el ve ayak tırnaklarına gösterilen bu itina kapsamında manikür de vardı. Ur şehrinde yapılan kazılarda, Babilliler’e ait mezarlarda, saf altından manikür setleri bulunmuş olup mezarlardaki ölülerin tırnakları düzgün kesilmiş ve törpülenmişti. Kadınların boyanmış tırnakları, binlerce yıl önce de bugün olduğu gibi bakımlı olmanın, kültürün ve asaletin sembolüydüler. Ancak aynı zamanda da çalışanlar ile tüm günlerini tırnaklarına bakarak geçiren aristokratları ayıran bir göstergeydiler.
Sayfa 29 - AykırıKitabı okuyor
"Benno büyük bir tutkunun kurbanı oldu," dedi William bana sonra. "Berengar'ınkinden farklı bir tutku bu, kilercininkinden de. Birçok araştırmacı gibi onda da öğrenme tutkusu var. Salt öğrenmek için öğrenmek. Bilginin bir bölümü kendisinden gizlenince onu elde etmek istiyordu. Şimdi elde etti o bilgiyi. Malachi adamını
Sayfa 546 - Can Sanat Yayınları, 36. baskı, Çev. Şadan KaradenizKitabı okudu
°°° “Sahip olduğun şey yetmiyorsa,” der, Romalı stoacı Seneca (ölümü M.S. 65), “Sana dünyayı da verseler, yetmez.” °°°
Reklam
Kleopatra Fakat bu barış dönemi uzun sürmedi. Kardeşi ve kocası Ptolemy, isyancı diğer kız kardeşi IV. Arsinoe ile güçlerini birleştirdi. Sezar’ın İskenderiye’de bıraktığı Romalı birlikleri ve Kleopatra’yı yenecek büyüklükte bir ordu kurdular ve M.Ö. 48 yılında İskenderiye’yi yakıp yıktılar. Ancak Sezar’ın yolladığı takviye güçlerin karşısında duramadılar. Ptolemy, Nil üzerinden kaçmaya çalışırken gemisinin batması sonucu boğuldu. Fakat başka bir Ptolemy daha vardı. Kleopatra bu kez de 13 yaşındaki küçük kardeşi XIV. Ptolemy ile evlendi. Kleopatra daha güvenilir bir ortaklık kurmuştu ama Mısır, artık Roma toprağı haline gelmişti. Roma ve Mısır birleşmiş olsa da, kadın firavun kendini yine de güvende hissetmiyordu çünkü küçük kardeşi her an onu devirebilirdi. Ondan kurtulması gerekiyordu.
Sayfa 98 - Doğan Burda DergiKitabı okudu
Kapadokya Okulu... Periler değil Hırıstiyan Keşişler yaşamış Kapadokyada
Erken Dönem Hırıstiyan düşüncesinin Augustinus sonrası önemli oku­lu Kapadokya Okulu'dur. Bu okulun Hıristiyanlığın Platon aracılığıyla yük­sek ölçüde mistik bir yorumunu yapma projesini üstlenmiş olan Aziz Basilei­ os, Nazianzos'lu Gregorios ve onunla aynı adı taşıyan Nyssa'lı Gregorios, ay­nı doğrultuda ilerleyen Sahte-Diyonizos ve İtirafçı Maximus ile birlikte bir başka ve önemli teoloji geleneğini temsil etmektedir. İlkçağ felsefesinin 'son şehidi' olan Boethius ise 'son Romalı ve ilk sko­ lastik düşünür' olarak ve antik çağdan Hıristiyan Ortaçağı'na geçişi temsil et­ mesi bakımından önem taşımaktadır.
Sayfa 14 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Bilmiyordum efendim
"Çukurova dediğiniz kadim Kilikya değil mi?" "Bilmiyorum efendim." "Çukurova Kilikyayken Romalı ünlü Çiçero Kilikya Valisiydi."
Sayfa 75
Kleopatra Romalı komutan Sezar’ın İskenderiye’nin vergilerine ihtiyacı vardı ve Mısır’ın bir iç savaşın eşiğinde olduğunu görüyordu. Bu zenginliğin bölünmesini istemediğinden, iki firavun kardeşin saraya gelip kendisini görmesini istedi. Bir uzlaşma yolu bulmaya çalışacaktı. Kleopatra, Suriye’den İskenderiye’ye savaş gemileri ile değil, küçük bir tekneyle gizlice geldi. Kardeşinin adamları onu gördükleri an öldürebilirdi. Kimseye görünmeden saraya girip, Sezar’ın odasına ulaştı. Dünyanın en güçlü adamıyla karşı karşıyaydı ama kardeşi uyurken, bir gece içinde Sezar’ı ikna etmeyi başardı ve son sözü Roma söyledi: iki kardeş ülkeyi birlikte yöneteceklerdi.
Sayfa 98 - Doğan Burda DergiKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.