Kur'an'ı Kerîm'de okudum, okuyorum da. Roman, hikaye de okurum, belirli aralıklarla. İlmihal, hadis kitapları karıştırırım sık sık. Şiir ile aram eskisi gibi olmasa da kopmuş değil. İslam büyüklerinin kitapları, menkıbeler, akaid kitapları da okurum. Yer yer siyasi, biyografi tarihi kitaplar da okurum. Kısacası aklımın yettiği her türü okurum.
Ne mübarek Mushaf-ı Şerif'i okudum diye çok dindar oldum, ne Nazım'ı, Dostoyevski'yi okudum diye komünist. Tarih kitapları okudum diye tarihçi kesilmedim milletin başına, siyasi kitaplarda okuma yapmak için illa kendi "görüşüm olsun" demedim.
Okuduğum bütün kitapları laf olsun, torba dolsun diye okumadım. Kapağı kapatınca düşündüm hep. Bana yararını, kattıklarını düşündüm. Hala bu minvalde okurum. Belki az, ama öz.
Demem o ki, aklı kıt olan insan okuduğun kitaptan bile yaftalar seni. Onun fikri sabittir, değişmez. Dini paylaşım yaparsın, yargılar. Roman-hikaye-şiir paylaşırsın, önceki paylaştıklarına laf eder. Ne yapsan memnun olmaz, olmayacaktır da. Gelişime, değişim ve dönüşüme, kısacası hakikate kör ve sağırdır.
Siz her türden bol bol okuyun. Okuduğunuzu anlama yolunu tutun. Araştırın. Fikri sabit, görüşü sabit olmayın. Gelişim böyle başlar ve sürer.
Merhaba dostlar. Günlük hayatımız alışkanlıklarımızı nasıl da etkiliyor değil mi? Yaşadığımız şartlardan dolayı, doyasıya kitap okuyamamanın üzüntüsünü yaşarken, bir yandan da normal şartlarda olmasa da görevimi yaptığım için mutluluk duyuyorum. Çünkü her an birilerinin gazabına uğrayabilir ve görevimden uzaklaştırılabilirim. Görevden
Osman Merhaba;
Sana merhaba derken adının önüne veya ardına eklenecek bir unvan için çok düşündüm ama uygun kelimeyi bulamadım .
Bu hayatta paha biçilemez değerli şeyler var Osman. Mücevherler, evler, arabalar ya da aldığında çok sevindiğini sandığın, kullanmaktan ziyade sahip olmuş olmanın verdiği anlık sevinçlerini yaşadığın antika
Baştan sona, her bir kelimesinde, kitaba dair her bilginin, her sonucun, her nedenin olduğu bir inceleme yazısıdır. Kitabı okumayanlar, eğer olayların sonucu ne merakıyla okuyacaklarsa, bu incelemeyi okumamaları daha iyi olur. Benim gibi her şeyi bilmesine rağmen, nedenlerini ve işlenişini merak ederek okuyacaklarsa buyursunlar.
BÖLÜM 1
1900'lü
İnsan her zaman annesini sever mi?
Babasızlık nasıl bir duygudur? Ya da annesizlik?
Sevdiğiniz halde başkaları için sevmiyormuş gibi davranmak zorunda kaldınız mı hiç?
Geçmiş her zaman geçmişte kalır mı?
Fakirlik utanılacak bir şey midir?
Aşk var mıdır?
Adalet nedir?
Namuslu olmak ne demek?
Yaşadığı yeri değişince insan da değişir mi?
Her
Bugün 12 Aralık. Büyük Usta Cengiz Aytmatov'un doğum günü. Ben bu vesileyle Aytmatov'un vefatı üzerine kaleme aldığım yazımı 1000 Kitap okuyucularıyla tekrar paylaşmak istiyorum. Herkese iyi okumalar...
AYTMATOV'A VEDA
"Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!"
Aytmatov'un ölümü üzerine hissettiklerimi anlatmak çok güç.
Ne yazacağım, nasıl yazacağım bilmiyorum...
Ağlamaktan, yok yok ağlamak denmez buna kendimi parçalamak denebilir sanırım.
Ne okudum, neyi okudum, nasıl birşey okudum; uzun bir süre düşündüm.
Kendi kamburlarım neydi? Kendime kambur ettiklerim?
Ahhh Acibe! Ben seni nasıl unutacağım. Acını yüreğimden nasıl sileceğim. Hayata ve dünyaya nefretim arttı. Şimdi en az senin kadar nefret ediyorum. 35. Yaşıma adım adım ilerlerken, senin seçtiğin ölümü, ölümünle hayata attığın golü(zira 'O' kişinin pek umrunda olmadı) unutmayacağım. Ahh beee keşke keşkee diyeceğim sen aklıma geldikçe...
Müsemma.....
Bugüne kadar gerçekten nefret etmemişim, aslında nefret şuan sana duyduğum şeymiş...
Kitaptaki her karakter için yazılacak uzun uzun cümlelerim ve hislerim var ama cidden takatim yok.
Esra Kahya nasıl birşey yazdınız siz böyle, ağladığım başka bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum daha önce. Boğazımdaki düğümlerin sebebi sizsiniz...:)
Kaleminize, kurgunuza hayran kaldım. O mektuplar, o karakterler, o isimler... Her karakterin hissini O'ymuş gibi yazmanız, hissettirmeniz. Asla bir kez okuyup bırakmayacağım bir kitap... Lütfen hep yazıyor olun, lütfen!
“Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında
Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
Üstünde iki yonga: Çarşamba bir de cuma
Ayrılık lafları etme sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa.
Kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
Sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da.
…
Bu muhteşem şiir kitabı için nasıl bir inceleme yapayım diye çok düşündüm. Diğer incelemeleri okudum, internete göz attım. Yapılan incelemeler kitabın önsözü,arka kapağı ve internetteki yazıların noktasına kadar aynısı idi. Bu duruma üzüldüm açıkçası.(Onlar kendilerini biliyor, ben oraya bakarak inceleme yapmadım diye beni taşa tutmayın. )
Öncelikle Sabahattin Aliye olan hayranlığımı dile getirmek isterim. 41 yıllık kısa , fakat bir o kadar da zor yaşamına Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan, Sırça köşk ,Kuyucaklı Yusuf gibi çok önemli roman ve hikayeleri sığdırmayı başaran mükemmel bi yazar. Okuduğum her kitabın da çok farklı düşüncelere kapıldım, geçmişimi , şu anımı