Türk Edebiyatında, Akif kadar, hayatı şiire ve şiiri hayata sokmuş şair yoktur. Yalnız, bu hayat, merkez olarak alınmamış, o çağdaki Türkiye şartları içinde ve belli bir ışık altında müşahede edilmiştir. Yani hayat, kendi başına bir gerçek olarak alınıp metafizik kürenin dikenli noktalarına dokunmadan tut da, realitenin içindeki eriyişe kadar
"Roman gerçeğin bize nasıl göründüğünü ya da nasıl görünebileceğini inceleyebileceğimiz en yetkin yerdir. İşte bu nedenle de roman anlatının laboratuvarıdır.
Michel Butor
Roman üstüne denemeler
Kurgunun gerçeklik değerine ilişkin bir iâde-i itibar olarak üstkurmaca
M. Kevser Baş
Kimi hayvanların kıskançlıkları var, kimilerinin sivri gagası, kimilerinin boynuzları. İnsan da kendi yarattığı nesnelerden vazgeçemez. Yoksa yitip gider.
Soylular buyurur, ama bunun nedeni bilinmez. Soyluluk hiçbir nitelik içermediğinden, kendisinin bir “nitelik” olması gerekir. Soyluluk tümüyle kendi üstüne kapanmaktadır.
(...) birey, karşısındaki duvarı aşmayı başaramazsa ya kullandığı “dil” parçalanır ya da bu dil onu deliliğin içinde yok eder ya da intihar etmesine yol açar.
Her toplumun gerçek yaşamda kolayca çözümlenemeyecek, ama hayal düzleminde yatıştırılması, giderilmesi zorunlu olan güçlükleri, sorunları, çelişkileri vardır.