Hümanist devrim, toplumda radikal bir “ihtilal”, köklü bir değişmedir. Sonunda “Türk hümanizmi”, “bu fikir akımı”, yeni bir eğitim sistemiyle gerçekleşecektir.
Sayfa 276 - İş bankası Kültür Yayınları
Kendini Roma Kayseri ilan eden Fatih Sultan Mehmed de sarayında ünlü hümanistleri bulunduruyor, onlara Roma tarihini okutuyor, Rönesans ressamlarından Venedikli ressam Gentile Bellini’yi davet edip tablolar yaptırıyor, aynı zamanda Bizanslı Kritovoulos’a kendi tarihini yazdırıyordu. Fatih kuşatmadan önce İstanbul’dan İtalya’ya kaçmış olan Rum bilginlerine de, İstanbul’a geri gelmeleri için davette bulunmuştu.
Sayfa 165 - İş bankası Kültür Yayınları
Reklam
İslam dinine Osmanlı yayılışı dolayısı ile ilgi artmıştı. Dominiken rahibi Riccoldo da Monte di Croce (1243-1320) Hülegü himayesinde Bağdad’da kalmış, Arapça öğrenip Kur’anı Latinceye çevirmişti. Nicolas de Cusa Türklerle barışın İslamiyet ve Hıristiyanlık arasında aykırılığın giderilmesiyle başarılacağı inancında idi. Nicolas, Fatih’i Hıristiyan olmaya çağıran II. Pius’un yakını idi.
Sayfa 162 - İş bankası Kültür Yayınları
Hristiyan hümanizmi, Hıristiyanlığın saf şekline inerek, yüzyılların meydana getirdiği kökleşmiş hurafelere ve dönemin kilise kurumlarına karşı adeta bir silah hazırlıyordu.
Sayfa 161 - İş bankası Kültür Yayınları
Hıristiyanlık ruhunun zayıfladığı, yukarı sınıflarda rüşvet ve kayırmacılığa aşağı sınıflarda cehalet ve kabalığa düşen ruhbanın “başı ve organlarında” reform yapmak gerektiği düşüncesi her tarafta gittikçe güçleniyordu.
Sayfa 161 - İş bankası Kültür Yayınları
1519 imparatorluk seçiminden sonra Avrupa’nın kuvvetlerini Osmanlı Türkleri üzerine yöneltmeyi düşleyen Şarlken’in ve Papa’nın dini ayrılık sonunda ümitleri suya düşmüştür.
Sayfa 158 - İş bankası Kültür Yayınları
Reklam
Yalnız Müslümanlar değil, Portekiz saldırısına uğrayan Hind racaları da Osmanlı padişahını tek sığınacak yer olarak görüyorlardı. Calicut ve Seylan racaları padişaha başvurarak yardım gönderirse, memleketlerininin tamamıyla Müslüman dinine geçeceğini bildiriyorlardı.
Sayfa 135 - İş bankası Kültür Yayınları
Venedik, Süveyş kanalını aşarak yeni keşfedilen yolu faydasız hale getirmeyi düşünmüştü. Fakat Avrupa’daki savaşlar yüzünden buna fırsat bulamamıştır
Sayfa 135 - İş bankası Kültür Yayınları
Portekizliler girişimcilikleri ve üstün ateşli silahlarıyla kısa zamanda Güney Asya deniz üstünlüğünü sağladılar. Avrupa ile Asya arasındaki ticareti kendi tekellerine aldılar. Bu denizlerde Müslüman-Arap ticareti büyük bir gerileme yaşamıştır. Kızıldeniz üzerinden Mısır’a oradan Venedik’e giden Akdeniz ticaret yolu çökerek, dünya ticareti Atlas Okyanus’una taşınmış; bu olay da Doğu Akdeniz’deki memleketlerin çöküşünü hazırlamıştır.
Sayfa 134 - İş bankası Kültür Yayınları
“Çoğu Mekke’ye giden hacılardan oluşan insanların kulaklarını, ellerini kestikten sonra gemileriyle beraber onları yakıyordu. Kestiği burun ve kulakları alay için Müslüman hükümdarlarına hediye olarak gönderiyordu. Bir Fransız tarihçisi bu vahşilikleri şöyle özetliyor: “Bu seferde müthiş vahşetler yapılmıştır. İsa’nın şövalyelerinin kahramanlıkları işte bundan ibarettir.”
Sayfa 133 - İş bankası Kültür Yayınları
Reklam
Portekizliler Afrika’yı dolaşarak Hind’e varacaklar, İspanyollar ise Kristof Kolomb ile Batı’dan yine Hind’e varmak için bir yol arayarak Amerika’yı bulacaklardır
Sayfa 131 - İş bankası Kültür Yayınları
Atlas Okyanusu’nda Afrika kıyılarında ilk keşif seyahatleri daha 14. yüzyıl başlarında Fransız ve Ceneviz gemicileri tarafından yapılan girişimlerle başlamıştı.
Sayfa 131 - İş bankası Kültür Yayınları
14.yüzyılın ikinci yarısında, Avrupa’da başladığını gördüğümüz büyük maddi ve manevi değişikliklerin en önemli sonucu, Avrupalıların dünyaya yayılışıdır. Önce dinsel ve bilimsel düşüncelerle başlayan bu hareket, 15. yüzyılın ikinci yarısında açıkça ekonomik amaca yöneldi ve bu yüzyılın sonlarıyla 16. yüzyılın başlarında, Avrupalıların dünyanın belli başlı büyük nüfus ve zenginlik merkezleriyle doğrudan bağlantıya girmelerini sağladı
Sayfa 127 - İş bankası Kültür Yayınları
Tudorların tahta çıkmasıyla İngiliz Ortaçağı kapanmış oluyordu. Artık soylular ve ruhban, nüfuz ve kudretlerini kaybetmişti. Hatta, İngiltere’de bir ortaçağ kurumu olarak kurulmuş olup halkı temsil gücünü yitiren Parlamento dahi mutlak krallığın önünde arka plana itilmişti.
Sayfa 124 - İş bankası Kültür Yayınları
Son günlerinde Gırnata, dönemin en büyük gücü olan ve Hıristiyan dünyasına göz açtırmayan Osmanlı Devleti’ne, II. Bayezid’e başvurarak yardım istediyse de, Osmanlılar bu uzak ülkeye gerçek bir yardımda bulunamamışlardır.
Sayfa 118 - İş bankası Kültür Yayınları
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.