Güzin'i tanımadan önce o evle ilgili ne hatırladığımı sorarsanız, size "pencereleri" diyebilirim. Çünkü evde hatırlanmaya değer fazla bir şey yoktu. Dünyaya bir bodrum katından ve 37 ekran bir televizyon ekranından bakmanın çok da sağlıklı olmadığını düşünebilirsiniz, ama en üst katta oturmaktan iyiydi. En üst katta otursaydım, size az sonra anlatacaklarım yerine kim bilir, belki de kuşlardan bahsediyor olacaktım.
Bodrumda oturmak, insanlara ve olaylara farklı bir açıdan bakmanızı sağlar. Öte yandan hayatın bütün pisliği üzerinize akar. Pencereler yukarıdaydı, insanların sadece ayaklarını görebilirdim: İstisnalar dışında. Mesela en üst katta güvercinler besleyen Rasim Amca'nın yüzünü ayaklarından önce gördüğüm o sabah. Neden kendini aşağı attığı konusunda pek çok şey söylenmişti, ama karısı Neriman Teyze'nin onu aşağı itmiş olduğu kimsenin aklına gelmemişti. Kocasını güvercinlerden kıskandığını söyleyenler bile oldu, ama ben yediği dayaklara daha fazla dayanamadığını düşünüyorum.
Eğer bodrum katında oturuyorsanız, Rasim Amca gibi yüksekten düşemezsiniz. Hayata karışmak için çaba sarf etmenize de gerek yoktur. Hayat ya da ölüm, her neyse size doğru akar zaten.