Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mert

318 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Amin Maalouf'un okuduğum ilk eseriydi. Dört bölümden oluşan eser, Ömer Hayyam'ın kayıp olan kitabının etrafında dönen ve yüzyıllara uzanan tarihsel bir kurgu-roman. Oldukça derin felsefi ve dini ögeler barındıran roman, Ömer Hayyam'ın hayatıyla paralel giderek başlıyor ve anlatının yarısına kadar da bu durum devam ediyor. Bu kısımlar oldukça edebi bir ağızla yazılmış. Tabii bunda Ömer Hayyam'ın ince kişiliğinden ve rubailerinden yararlanılmış. Fakat kitabın 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyılın başlarında geçen diğer yarısında bu edebi üslup yerini tarihsel olayların hızlı temposuna bırakıyor. Edebi üslup her ne kadar korunmaya çalışılmış olsa da Ömer Hayyam gibi çağların ötesinde duran bir şairin anlatımından siyasi olayların içine direkt dalınması okur olarak beni biraz şaşırttı çünkü bir üslup değişimi söz konusu. Bu, kitabın son iki bölümünün yani ikinci yarısının kötü olduğu anlamına gelmiyor. Sadece hızlı bir tempo değişimi söz konusu. Semerkant, genel olarak aslında İran'ın hikâyesi desek yeridir. Yüzyıllardır süregelen keşmekeşin içinde olan, hiçbir zaman dışında kalamayacak olan İran'ın hikâyesi. Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam'ın kesişen hayatlarının, yüzyıllar sonrası İran'ına bir izdüşümü. Maalouf'un kalemini ve bakış açısını sevdim, umarım başka bir kitabında onunla tekrar buluşabilirim.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,4bin okunma
Reklam
187 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Agatha Christie'nin okuduğum ilk kitabıydı ve muhtemelen son kitabı da olmayacak. Hercule Poirot'ya bir mektup ulaşır ve kahramanımız arkadaşı Captain Hastings ile birlikte olay mahalline varır fakat vardığında cinayet çoktan işlenmiştir, maktul de mektubun sahibidir. Kitap İngiltere'de kısıtlı bir çevrede, bir köşk etrafında ve ufak bir kasabada geçiyor ama yazarın kullandığı betimleyici dil sayesinde bu durum hiç can sıkıcı değil. Sade bir dille yazılmış, akıcı bir dedektiflik romanı okudum. Türü sevenler için de türe yeni başlayacak olanlar için de tavsiye edebileceğim bir eser.
Ölüden Mektup Var
Ölüden Mektup VarAgatha Christie · Altın Kitaplar · 19971,049 okunma
327 syf.
7/10 puan verdi
·
281 günde okudu
Bir hastane odasında başlayan romanda karakterimiz, kendi adını dahi hatırlamadığı bir hafıza kaybıyla baş başa kalıyor. Biz okurlar da karakterle beraber olanları çözmeye, karakterin geçmişini öğrenmeye başlıyoruz. Bu durum ilk başlarda gizemli olsa da maalesef kitabın ortalarına doğru sıkıcı olmaya başlıyor. Bu sıkıcı kısımlara tahammül edebilirsek, kitabın sonlarına doğru olaylar hiç tahmin edemeyeceğimiz bir yöne gidiyor ve önceki sayfaların aksine kitap akıp gidiyor. Aslında bu sıkıcılığı sağlayan en önemli unsurlardan biri de, yazarın sürekli devrik cümlelere başvurmuş olması. Kitapta kurallı cümleler çok az ve bu durum bir süre sonra okurun gözüne batıyor. Tabii burada yazarın ilk kitabı olduğunu da belirtmek gerekir. Özetle çok beklentiye girmeden okunabilecek güzel bir gerilim romanı.
Ölü Zaman Hikayesi
Ölü Zaman HikayesiTekin Budakoğlu · TRUVA YAYINLARI · 200910 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1166 syf.
9/10 puan verdi
·
92 günde okudu
Avusturyalı tarihçi Joseph von Hammer-Purgstall, bu eseri 30 yıl boyunca erişim izni alabildiği kadar hem Avrupa hem de Osmanlı arşivlerini tarayarak oluşturmuş. Hatta o kadar ki Von Hammer, 1851'de Mustafa Reşit Paşa tarafından kurulan Encümen-i Daniş'e seçilen bilim adamlarından birisi. Osmanlı İmparatorluğu Tarihi'nde genel
Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (2 Cilt Takım)
Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (2 Cilt Takım)J. Von Hammer · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 201476 okunma
174 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Merhum Toktamış Ateş'in 90'lı yıllarda (95'e kadar) Cumhuriyet gazetesi ve Aktüel dergisine yazdığı yazılardan oluşan Hoşgörü ve Uzlaşma, hem 90'ları hatırlamak adına hem de Prof. Ateş'in görüşlerini okumak adına güzel bir eser. Kitapta hocanın dönemin bazı akademisyenleriyle yaptığı mektuplaşmalar var, o kısımları biraz gereksiz bulsam da diğer yazıları güzeldi. Fakat şöyle bir sorun var: Yazar, 2000'li yıllardan itibaren cemaatçilerle beraber yol tutmuş. FETÖ'nün sol cenahtan nadiren kendine çekebildiği isimlerden birisi Toktamış Ateş. Kitabı okurken bunu bilmekte fayda olacağını düşünüyorum, çünkü Atatürk'ü ve düşüncelerini bu kadar ateşli ve haklı bir biçimde savunan bir adamın bile -büyük ihtimalle kendi çıkarları için- cemaatle yol alabildiğini bilerek okumak, savunduğu düşüncelerle eylemlerinin birbiriyle uyuşmadığını bilmek önemli. Normalde yazarın biyografisini okumadan bir kitaba başlamam ama bu ara işimin yoğunluğundan dolayı direkt kitaba başladım. İnceleme yazmak için araştırmaya başladığımda, https://1000kitap.com/mstfbkrhn'ın da katkısıyla yazarın ileride FETÖ'yle iş tuttuğunu öğrendim. Yine de, Toktamış Ateş'in yazdıkları neredeyse tamamen doğru. Demokrasi, basın, ülke siyaseti konularında görüşlerinin çoğuna katılıyorum. Hatta zamanın politikasıyla ilgili yazdıkları yaşadığımız döneme o kadar uyuyor ki, bazen hoca 2021'i anlatıyor sanabilirsiniz. Fakat bir kitabını daha okur muyum? Sanmıyorum. Düşünceleriyle eylemleri birbirini tutmayan insanları okunmaya değer bulamıyorum.
Hoşgörü ve Uzlaşma
Hoşgörü ve UzlaşmaToktamış Ateş · Ümit Yayınları · 19953 okunma
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Gallia Savaşı, MÖ 58 - MÖ 50 yılları arasında Sezar önderliğinde Roma'nın Galya'ya karşı başlattığı seferleri anlatıyor. Galya bölgesi günümüzde Fransa, Belçika ve İtalya'nın kuzey kesimlerini kapsıyor. Seferin yapıldığı tarihlerde Galya bölgesi birçok klana bölünmüş durumda ve tek bir devletleri yok. Sezar, bu kitabı Roma'da politikadaki
Gallia Savaşı
Gallia SavaşıGaius Julius Caesar · Kum Saati Yayınları · 2012136 okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ahmet Mithat Efendi, Tanzimat döneminin en ünlü yazarlarından hatta belki de en ünlüsü. Bu eseri de lisede edebiyat öğretmenlerimizin sürekli bahsettiği romanlardan biri. Felatun Bey bir mirasyedi. Çat pat bildiği Fransızcası ve baba parasıyla Beyoğlu ortamlarında caka satmaya çalışan ama genelde bunu da beceremeyip rezil olan biri. Biraz Araba Sevdası'ndaki Bihruz Bey karakterine benziyor; daha az duygusal versiyonu. Dönemin Kürşat Ayvatoğlu'su yani. Râkım Efendi ise çocuk yaşta öksüz kaldığı hâlde kendini tam anlamıyla geliştirmiş, ekmeğini taştan çıkaran yiğit bir Osmanlı delikanlısı. Romanın konusu bu ikisi ekseninde dönüyor gibi gözükse de aslında daha çok Râkım Efendi üzerinde durulmuş. Türk edebiyatının ilk örneklerinden olduğu için elbette birçok eksiği var. Bunlardan en çok göze çarpanı da Ahmet Mithat Efendi'nin roman içinde açıkça taraf tutması ve bunu okuyucuya belli etmesi, hem de bunu isteyerek yapıyor. Hatta Felatun Bey'i açık açık yerden yere vuruyor. Ben bunun nedenini biraz da şuna bağlıyorum: Ahmet Mithat Efendi de halktan yetişme birisi. Çocukluğunda çıraklık yapmış, gençliğinde yazın hayatında tutunmaya çalışmış ve bunu başarmış biri. Belki de Râkım Efendi karakterini, kendisinden esinlenerek yarattı. Genel olarak yer yer okurken güldüğüm ve hiç beklemediğim şekilde eğlendiğim bir kitap oldu Felatun Bey ile Râkım Efendi. Yazıldığı dönemi göz önüne alarak hatalarını bir kenara koyabilirseniz kitap epey zevkli hâle geliyor.
Felatun Bey ve Rakım Efendi
Felatun Bey ve Rakım EfendiAhmet Mithat Efendi · Kent-a Yayınları · 201222,6bin okunma
332 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Goethe'nin seneler içinde tamamlayabildiği eseri. Zordu, yer yer sıkıldım ama bitirebildim. Peki buna değdi mi, evet. İkinci tragedyanın sonu iyi bağlanmıştı. Yunan mitolojisine çokça atıfta bulunulmuş. Roma mitolojisi, İncil ve Goethe'nin kendi hayatından da birkaç kesit var eserde. Sakin kafayla, üstünde durup düşünülerek okunması gereken bir kitaptı ve öyle yaptım. Eserin bir oyun olduğunu göz önünde bulundurarak anlatılanları kafamda bir tiyatro sahnesinde canlandırarak okudum, bilmediğim mitolojik karakterleri de araştırdım ve tasvirlerini gözümün önüne getirdim. Bu şekilde kitabın üstesinden gelebildim. Eserin konusu çok çeşitli: Aşk, kibir, iddialaşma gibi bir sürü tema var ama bunların hepsi birbiriyle bağlantılı. Kıssadan hisse: Yüce Mefisto da olsan, Tanrı'yla iddialaşmaman lazım :)
Faust
FaustJohann Wolfgang Von Goethe · İskele Yayıncılık · 201513,5bin okunma
154 syf.
8/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Demirtaş Ceyhun, toplumcu gerçekçi yazarlarımızdan birisi. Çamasan adlı bu kitap da esere adını veren Çamasan dedenin öyküsü de dahil 6 öyküden oluşan, 1973 Sait Faik Hikâye Ödülü'ne layık görülmüş bir kitap. Kitapta sırasıyla Sultan Kurban, Çamasan, Çamur, Namlu Ağam (Orhan Kemal'e ithafen), Velesbit ve Gebe öyküleri var. Çamasan, Çamur ve Gebe içlerinde en beğendiklerim oldu ki kitaptaki diğer öykülere göre nispeten uzundu bunlar. Kitapta halk ağzı fazlaca kullanılmış. Elimdeki kitap 1973 basımı olduğu için de okurken yer yer sözlük kullanmak zorunda kaldım ama genel olarak anlaşılır bir dil var. Kullanılan dil açısından daha önce okuduklarım arasından Abbas Sayar'ın Yılkı Atı romanına benzettim. Öyküler göç teması altında işlenmiş ve oldukça başarılı da olmuş. Öykülerde yolculuk anıları, karakterlerin geçmişi hatırlayıp göç ettikleri toprakları özlemeleri, savaş anıları gibi konular var ve genel olarak bunları okurken öykünün sonuyla ilgili merakınızı yitirmiyorsunuz. Bazı öykülerin sonu zayıf bağlanmış olsa da genel olarak iyiydi.
Çamasan
ÇamasanDemirtaş Ceyhun · Sinan Yayınları · 197329 okunma
336 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Gary Small, ABD'nin hem doğu hem batı yakasında çalışmış, Los Angeles'ta yaşayan bir psikiyatr. Bu kitapta da kendisinin ilginç bulduğu ve bizzat içinde olduğu 15 vakayı eşi Gigi Vorgan'ın da yardımıyla anlatmış. Bu vakalar geçmişten günümüze, yani Dr. Gary Small'un çaylaklığından profesyonelliğine doğru sıralanmış. Kitabı okurken yer yer baş rolünün dedektif olduğu güzel bir film izliyorum gibi hissettim. Vakaların çoğunun sonucu insanı epey bir şaşırtıyor. Kitabın eksi hanesine ekleyebileceğim tek şey, beni yer yer Türkçe dublajlı bir Hollywood filmi izliyormuşum gibi hissettirmesi oldu. "Lanet olsun Gary, yine mi vaka var" tarzı söylemlere kitapta yer verilmiş ve bu biraz yapmacık duruyor. Benim gibi psikolojiyle yakından uzaktan ilişkisi olmayan okurların bile seveceğini düşünüyorum. Edebi bir beklenti içine girmeden, farklı tarzda okunabilecek güzel bir kitap.
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Bir Psikiyatristin Gizli DefteriGary Small · NTV Yayınları · 201630,1bin okunma
Reklam
419 syf.
5/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Sofu vs. Sufi: Fight! Kazanan: Elif Şafak!!!
Öncelikle bu bir inceleme değil, kitap hakkında düşündüklerim sadece. Bu sitede yaptığım hiçbir incelemede de yazdıklarım teknik açıdan iyi veya kötü olacak kaygısı duymadım. Ben bu siteyi sadece kişisel kayıt yerim olarak kullanıyorum. Faydalanmak isteyen de tabii ki faydalanabilir, nasıl ki ben de sizin paylaştıklarınızı okuyorsam :) Elif
Aşk
AşkElif Şafak · Doğan Kitap · 201467,2bin okunma
578 syf.
6/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Vahşet-Oyun Çelişkisi
Kitap klasik bir aksiyon filmi kurgusuna sahip. Yetenekli ajanımız Shaw CIA adına faaliyetler yürütmektedir. Ünlü bir savunma şirketi sahibi de dünyayı Soğuk Savaş'ın diken üstündeki düzenine geri döndürmek ister ve büyük bir komplo kurar. Bu komployu da internet üzerinden milyonlara, hatta milyarlara ulaştırır ve olaylar gelişir. Kitabı kafa
Asıl Gerçek
Asıl GerçekDavid Baldacci · Martı Kitabevi · 2011222 okunma
65 syf.
3/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Küllerinden Doğamamak
Epeydir kütüphanemde duran bu dergiyi okuma fırsatı buldum sonunda. Blue Jean, geçmişte çok fazla okuyucusu olan popüler bir gençlik dergisi. Kendileri (yazarları) yeni yayın hayatlarında artık olgunlaşma kararları aldıklarını yazsalar da, durum pek öyle gözükmüyor. Derginin önemli bir kısmı Star Wars: The Force Awakens filmi, Star Wars geçmişi, reklamları, oyunları... yani Star Wars alt kültürü üzerine yazılmış. Ve benim gibi Star Wars'a pek ilgi duymayan okuyucular için bu üzücü bir durum. Bu sayı benim gözümde hayal kırıklığıydı açıkçası, dergi yayın hayatına devam ediyor mu onu da araştırmadım. Bu sayıyı tavsiye edebileceğim tek kesim, iflah olmaz Star Wars hayranları, hatta fanatikleri olacaktır. Aslında onlara bile pek bir şey ifade etmeyebilir bu sayı, dergi genel-geçer bilgilerle dolu.
Blue Jean Dergisi - 2016/01
Blue Jean Dergisi - 2016/01Blue Jean Dergisi · Doğan Burda Dergi Yayınları · 20168 okunma
232 syf.
8/10 puan verdi
·
43 günde okudu
Anabasis (Onbinlerin Dönüşü), MÖ 401'de, Yunanlılar tarafından da saygı gören Perslerin taht varisi Kyros'un kardeşi Artakserkses II ile giriştiği taht kavgasıyla başlıyor. Kyros, bu savaşta yanında Yunanlıların da olmasını istiyor. Yunanlılar da bunu kabul ediyor. Elbette sadece Kyros'a duydukları saygıdan değil, ganimet ve çeşitli ödüller de işin içine giriyor. Fakat Irak taraflarında savaş (Kunaksa Savaşı) sonuçlanıyor ve Kyros öldürülüyor. Aralarında Ksenophon'un da bulunduğu 13 bin Yunanlının asıl zorlu sınavı da burada başlıyor: Dönüş yolculuğu. Bütün Anadolu; Trabzon, Sinop, Kocaeli, Gümüşhane, Ermeni yerleşimleri de rota. Tedirgin bir ordu, yer yer çaresizlikle, açlıkla, bazen de açgözlülükle başa çıkmaya çalışıyor bu yolculukta. "Barbar" olarak nitelendirilen toplulukların da saldırılarına uğramaları cabası. Yukarıda bahsettiklerim, kitabın temel konusu aslında. Peki Anabasis neden yazıldıktan 2400 sene sonra bile okunan bir kitap? Çünkü ilk tarih yazıcılığı örneklerinden. Sağlıklı mı peki bu tarih yazıcılığı? Pek sayılmaz, bunun nedeni de kitabımızın yazarı Ksenophon'un da sefere katılmış, yani olayların tamamen içinde yer almış olması. Yer yer kitapta Ksenophon'un bazı konularda kendi haklılığını öne çıkarmak istediği göze çarpıyor. Ksenophon'un yazdığı bu kitap, bir nevi anı defteri aslında. Ama önemi, ilklerden olması. Aynı zamanda antik çağ Anadolu ve Mezopotamya'sını tanımak için de güzel ve ender bir kaynak.
Anabasis
AnabasisKsenophon · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015888 okunma
181 syf.
4/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Bir Garip Araştırma-İnceleme Kitabı
Kitap dört bölümden oluşsa da temelde iki bölümden oluşmakta: I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı. İçerik olarak, Almanların Türklerle ortak ve Türklerden gizli olarak yaptıkları istihbarat çalışmaları anlatılmış (!). İşte sıkıntı burada, anlatılmamış. Birçok kitaptan alıntı yapılmış, yazar Emrullah Tekin kendi fikirlerini de pek katmamış. Bu bir yandan iyi, fakat kitabın çoğu farklı kitaplardan alıntılarla oluşturulmuş. Dipnotlar hep bölümlerin sonunda yer alıyor, yani dört beş sayfalık bir bölümün hepsi alıntı, alıntı olmasa bile alıntı konumunda. Yayınevi hatası mıdır yoksa yazar hatası mıdır bilemiyorum. Ki birçok yazım hatası da vardı kitapta. Ayrıca olaylar belli bir sırayla da anlatılmamış ve bu durum kafa karışıklığına, kitaptan kopmalara da sebebiyet veriyor. Güzel bulduğum taraflar ise, bazı önemli Alman istihbarat belgelerinin bozulmadan kitap içerisinde verilmesi, kitapta pek öznel yorumun bulunmaması ve bu alanda Türklerin çok kitap yazmaması sonucu kitabın ender olmasıydı. Bu alanda özel bir çalışma yapmayacaklar için kesinlikle tavsiye etmiyorum, özel bir çalışma yapmayı düşünenlere de ancak başka kaynak bulamazlarsa bu kitaba göz atmalarını öneririm.
Alman Gizli Operasyonları ve Türkler
Alman Gizli Operasyonları ve TürklerEmrullah Tekin · IQ Kültür Sanat Yayıncılık · 20021 okunma
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.