Onun adı nasıl Stephan'sa Tanrı'nın adı da Tanrı'ydı. Diue Tanrı'nın Fransızcasıydı ve o da Tanrı'nın adıydı. Ne zaman birisi Tanrı'ya yalvarsa ve Dieu dese Tanrı bir Fransızın yalvardığını hemen anlardı
Bu kitabın filmi de var. Önce kitabı okudum, ardından filmi izledim. Birbirinin boşluklarını doldurdu, iyi oldu.
Dili kimi yerde biraz zor akıyor, dönüp dönüp ''acaba yanlış mı okudum , cümle düşüklüğü mü var'' dediğim uzun cümleler oldu. Ama aynı zamanda ''off harika tespit, harika cümleler'' diye dönüp dönüp okuduğum yerler de oldu''
Gelelim konuya. 1920'li yıllarda Amerika'da geçiyor. Bir aşk hikayesi üzerinden ''Caz çağı''olarak isimlendirilen dönem anlatılıyor. Caz çağı Amerika'da 1920-1930 arasında caz müziğin ve dansın popüler olduğu döneme verilen isim. İnsanların dans,alkol,eğlence ve aşırılıklar içinde sorumsuzca akan hayatına tanık oluyorsunuz. Tabii zenginler için hayat böyle. Zenginlerin hayatını yaşamak isteyen fakirlere düşense , bir süreliğine zenginleri eğlendirerek bir kenara atılmak.
Soylu ve zengin bir hayatın içine doğan insanların umursamazlığı ve vefasızlığı öyle güzel anlatılmış ki... Amerika'lı da olsa yoksul tabakadan gelenin çaresizliğine ve değersizliğine tanık oluyorsunuz. Taşralı ile kentli/soylu arasındaki insani farkları görüyorsunuz. Demek ki dünyanın diğer ucunda da olsa insanlar aynı: Emek vermeden sermayeye ve ünvana sahip olanlar, başkalarının emeğine de hayatına da değer vermiyorlar. Ben bu kitaptan en çok bunu anladım.
Muhteşem GatsbyF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202221.1k okunma