Platon (Eflatun), Antik Yunan deyince akla gelecek ilk isimlerden. Diğeri de Sokrates. Hocası zaten. Üniversitelerdeki akademinin temelini kendisi atmıştır.
Aristoteles isimli öğrencisi ile birlikte en büyük üç felsefe üstadı olarak kabul görürler. Döneminde yaşayan çoğu önemli isimlerin aksine kendi eserleri günümüze kadar gelebilmiştir. Ortaya önce bir konu
Kendi deyimiyle, "Her gün birkaç saatini divanın altında geçiren, mahallenin delisini ruh kardeşi gören, gırtlağı kesilmiş bir ceset karşısında kılı kıpırdamayan, yirmilik kızlarla ilgili
fanteziler kuran, silah ve alkol düşkünü bir velet. Canavarın
küçük bir çocuk olarak portresi! Yeniden doğmuş Rasputin" olan Alper Kamu, 5 yaşında bir çocuk ve kendini bu şekilde tarif etmekte de oldukça haklı.
Alper Kamu, yaşına karşın görmüş geçirmiş olgunlukta, büyümüşte küçülmüş dediğimiz cinsten bir çocuk.
Yaşıtları okumayı öğrenmeye çalışırken O ; Kafka, Nietzsche, Dostoyevski, Oğuz Atay okuyan ve yine yaşıtlarının repertuarında "kestane, gürgen, palamut" varken O, "Shostakovich" ve "Doris Day - Que Sera Sera ( youtube.com/watch?v=xZbKHDP... )" dinleyen bir entellektüel.
Aynı zamanda güvenmediği adalete ve düzenin kanun uygulayıcılarına mecburen de olsa yardım eden bir zehir
hafiye :)
Kitap kendi içinde on dört bölümden oluşuyor. Yazar, Alper Kamu üzerinden yaşadığı yerdeki sistem çarpıklıklarını, adalet ve yönetim mekanizmasındaki aksaklık ve haksızlıkları, günlük yaşamın çarpık ilişkilerini göz önüne seriyor ve eleştiriyor. Toplumsal bazı olgu ve olaylara inceden dokunduyor.
Okumak keyif vericiydi.
İyi okumalar.
Her gece yeni bir ben doğuyor ruhumun sancılarından ve sabaha kadar öldürüyorum onu.
Ölü bir ruh ile gün doğuyor yeniden, kendimden ve olabildiğince çevremden soyutlanarak tutunuyorum hayata ve can çekişmekte olan umuduma.
Ve ölü ruhum pişiyor günün monotona bağlamış azaplarıyla..
Yeniden, yeniden, yeniden...
"Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahlûklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı..."