"Sanıyor musun ki sevdiklerimiz ölünce bizi gerçekten de terk ederler? Zora düştüğümüzde onları her zamankinden de berrak bir şekilde hatırlamadığımızı mı sanıyorsun? Baban senin içinde yaşıyor Harry ve ona ihtiyacın olduğu zamanlarda kendini açıkça gösteriyor. Başka nasıl gidip de o Patronus' u yaratabilirdin ki?.."
Harry, çok sevdiği(!) Marga Halasını bir balon gibi şişirip evden ayrılıyor, sonrası ise olaylar olaylar... Ama iyi oldu sana Marga Hala! Sen misin Harry' nin ebeveynine laf eden, oh olsun!
Neyse...
On üç kişinin katili, Voldemort' un hizmetkarı sanılan Sirius Black de Azkaban' dan kaçacak tam da Harry' nin evden ayrılacağı günü buldu yani, diye düşünürken aslında serinin en güzel kitabı olmasını sağlayan karakterle tanıştığımı henüz fark etmemiştim. Neden serinin en çok sevilen kitabı olduğunu da zaten 333' üncü sayfada anladım. Sirius Black' in yaşadığı duyguları iliklerime kadar hissettim resmen.
Filmini izlememe rağmen yine de heyecanla okudum. Acaba Harry Quidditch maçını kazanıp Gryffindor' u şampiyon edecek miydi, Ruh Emicilere karşı Patronum büyüsünü yapabilecek miydi ya da Ateşoku' nu ona kim hediye etmişti, Dumbledore mu? Hatta filmin sonunu bilmeme rağmen yine de Harry' nin vaftiz babasıyla, Dursley' lerden uzak, güzel bir yaşam sürmesini bile hayal ettim. Etmez olaydım, sonunda çok üzüldüm.
Ve Lupin.. Kurtadamım.. Tanıdığım en iyi karanlık sanatlara karşı savunma öğretmeni, incelememin sonunda senden bahsetmesem olmazdı.❤
Son olarak daa iyi ki doğmuşum.