Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cüneyd-i Bağdâdî (r.a):
Tasavvuf: Keremli bir kavmin içinde, keremli bir zamanda, keremli bir kişiden, keremlinin izhar ettiği kerem ahlakıdır.
Sayfa 241 - Hâcegân YayınlarıKitabı okudu
Hasan-ı Basrî (r.a):
İnsanın her uzvu üzerinde Allah’ın (c.c) bir nimeti ve şeytanın da onu kötü yönde kullanmaya dönük dürtüsü vardır.
Sayfa 180 - Hâcegân YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hasan-ı Basrî (r.a) buyurur ki:
İnsanın her uzvu üzerinde Allah’ın bir nîmeti ve şeytanın da onu kötü yönde kullanmaya dönük dürtüsü vardır.
Sayfa 180 - Hâcegân YayınlarıKitabı okudu
Peygamberimiz (S.A.V.) buyuruyor ki:
“İlim elde etmek için yola çıkan kimseyi, Allah(c.c) cennet yollarından bir yola iletir. Melekler, ılim talebelerinden memnun oldukları için üzerlerine kanatlarını gererler. Gerçekten, ilim elde etmek için uğraşana gök ve yerde olan bütün varlıklar, hatta sudaki balıklar bile istiğfar ederler. İlim sahibinin sırf ibadet eden âbide üstünlüğü; dolunayın diğer yıldızlara karşı üstünlüğü gibidir. Muhakkak ki âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler dirhem ve dinar gibi dünya metaı miras bırakmadılar. Onlar sadece ilmi miras bıraktılar. Kim bu ilimden alırsa büyük bir pay almış olur.”
Sayfa 77 - Hâcegân Yayınları, Hadis-i ŞerifKitabı okudu
Büyük Veli İmam Şar’ânî:
Mümin kardeşim! Eğer sen hanımının doğru, güzel huylu ve ahlaklı olmasını istiyorsan kendin yüce Allah’a (c.c.) karşı doğru olmaya bak. Birçok insan bunu bilmediği ve kendi nefislerinin huylarına bakmağından hanımının ahlakından şikayet etmektedir. Eğer bu inceliği bilmiş olsalardı önce kendi kusurlarına bakar, onları düzeltir ve böylece hanımlarının kötü ahlakı da kendiliğinden düzelmiş olurdu.
Sayfa 129 - Hâcegân YayınlarıKitabı okudu
Cüneyd-i Bağdâdî (r.a):
Ben cefa halinde bulunuyorken Allah (c.c) bana tövbe nasip ederek beni vefa haline göndermiş oluyor. Kalbin Allah’a (c.c) döndüğü safa halinde cefa (günah) halini zikretmek, ayrı bir cefa halidir.
Sayfa 34 - Hâcegân YayınlarıKitabı okudu
Reklam
* Kapı çok. Görene, eşiğine gelene, gelip yüz sürene, yüz sürüp açana, açıp içeri girene. *
Rivayet edilir ki bir İngiliz sigorta şirketi, Osmanlı'nın son döneminde araştırma yapmak üzere elemanlarını İstanbul'a yollar. Ingiltere'ye dönen görevliler, yönetime şu raporu verir: "İstanbul'da öyle bir sigorta firması var ki baş etmemiz mümkün değil. Bütün evlerin üzerinde levhası var. Şirketin adı da mâşallah!"
Kişinin "nasılsın" dediği muhattabının durumunu gerçekten öğrenmek istemesi onu sorumlu kılar. Onun için geleneğimizde , küçüklerin büyüklere "nasılsın" diye sorması uygun görülmemiştir.
146 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.