"Sensiz yola girer isem
Çarem yok adım atmağa
Gövdemde kuvvetim sensin
Başım götürüp gitmeğe."
Okur notu: Ne vakit Yunus ile karşılaşsam içim sığmaz içime. Duygulanır yüreğim ve ağlamaklı halimden asla kurtulamam. Yunus benim hayatımda çok önemli bir yere sahiptir. Keza Tapduk Emrem'de öyledir. Ruhları şad olsun.
Sonra birdenbire bu dümdüz beyazlığın üzerinde, yerden birisinin kalktığı görüldü.Elinde yerden kaldırılmış gönderi kurt başlı bir tuğ vardı.Yarasından kanlar akan bu hayalet Kür Şad'dı.
Bir eliyle tuğu yükseltirken, öteki eliyle dumanı alan bir işaret yaparak "kalkın!" diye haykırdı.Kırk şehit birden kalktılar. Kür Şad eliyle ileride bir yeri gösterdi."oraya!" diye gürledi.Gösterdiği yer Tanrı Dağı idi.Tepesinde ataların ruhları dolaşıyordu. Kırk bir şehidin ruhu bir fırtına gibi, bir musiki gibi, bir ışık gibi akarak Tanrı Dağına yürümeye başladılar.Onları orada, başlarında Alp Er Tunga olan atalar kafilesi bekliyordu. Bu kırk bir şehidin çevresini bir anda yüzbinlerce başka,şehitler sardı. Tanrının huzurunda başlayan bu en muhteşem geçit resmi büyük,sonsuz boşluğu sararken birdenbire bir türkü;
azametli,ürpertici, tanrısal bir türkü kainatı titretti:
Delinse yer; çökse gök,yansa,kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan,tipiden,kasırgadan yılmayan;
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!
Bu türkü hala göklerde çınlıyor. Kür Şad ve kırk arkadaşı, ay kızıl bayrağı bekleyerek hala ufukları gözlüyor...
"Ruhları Şad olsun"
10 KASIM 1938
"Bana gelecek bayramdan bahsetme Gökçen.
"Hatta gelecek aydan da bahsetme."
Ékim ayını çıkarabilsem de Kasım ayını çıkarabileceğini sanmıyorum.."
Artık yemek yiyemiyordu..
1 Kasım,tere yağı sürülmüş ekmeğin ucundan ısırabildi.
2 Kasım,birkaç kaşık bezelye puresi.
3 Kasım, ter yağlı ekmek,üzüm suyu.
4