Kendine inanmaktan vazgeçmiş, başkalarına inanmaya başlamıştı, çünkü kendine inanarak yaşamak çok zordu: Kendine inandığında sorunlarını kolay sevinçler arayan hayvansal “ben”in yararına değil, neredeyse her zaman bu hayvansal “ben”e karşı koyarak çözümlemesi gerekiyordu; oysa başkalarına inandığında ortada çözümlenecek bir sorun olmuyordu. Her şey zaten çoktan çözümlenmişti, hem de ruhsal “ben”e karşı, hayvansal “ben”in yararına çözümlenmişti.
Kendine inanmaktan vazgeçmiş, başkalarına inanmaya başlamıştı, çünkü kendine inanarak yaşamak çok zordu: Kendine inandığında sorunlarını kolay sevinçler arayan hayvansal “ben”in yararına değil, neredeyse her zaman bu hayvansal “ben”e karşı koyarak çözümlemesi gerekiyordu; oysa başkalarına inandığında ortada çözümlenecek bir sorun olmuyordu. Her şey zaten çoktan çözümlenmişti, hem de ruhsal “ben”e karşı, hayvansal “ben”in yararına çözümlenmişti. Ayrıca kendine inandığı sürece hep insanlar tarafından ayıplanmışken, başkalarına inandığında çevresindeki insanların övgüsünü kazanıyordu.
Reklam
Din ile bilim her dönemde açıktan ya da üstü örtülü çatışma içinde olan iki kültürel etkinliktir. Çatışmanın kökeninde bağnaz­lığın özgür araştırmaya olanak tanımak istememesini bulmaktayız. Bilim doğada olup bitenleri betimlemeye, açıklamaya yönelik bir çalışmadır; amacı evreni anlamak, yöntemi nesnel gözleme dayalı ussal çıkarımdır. Dine gelince, burada daha karmaşık, çok yönlü bir olayla karşı karşıyayız. Basit bir çözümleme, özellikle göksel dinlerin üç ana öğeyi içerdiğini göstermektedir: (1) Yalnızlık ve yetersizlik duygusu içinde olan kişiye ruhsal erinç ve doyum olanağı sağlayan bir tapınma biçimi; (2) Belli ahlâk kurallarına dayalı toplumsal bir düzen; (3) Evreni ve evren içindeki insan yaşamını anlamlı kı­lan hazır, anlaşılır bir açıklama.
Sayfa 7 - Pdf
insanlık çığrından çıkmış bir bisikletler filosu gibidir öyleyse. Birbirimize tutunacak denli sık bir biçimde sürmeseydik eğer her birimiz düşerdik. Berbat bir kâbus!
“Matematik biliminin deneysel algılamanın ötesinde terimler yaratabilmek için çok çaba harcaması gibi, disiplinli bir düş gücünün de deneysel bilgi yoluyla, yani düşsel kanıtlara dayanarak mantıksal prensipler kurabilmesi önemlidir. Bunu yapabilmek için kullanılan yönteme ben, ‘zorunlu ifade yöntemi’ diyorum. Bu, düşlerin yorumunu genişletmek ve
Sayfa 360 - Can YayınlarıKitabı okudu
Her adımda , en masum ve kuşkulanmayan çözümleyici , küçük bir heyelana yol açar !!
Sayfa 17
Reklam
569 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.