Biz orada ,hepimiz,kendi doğalarımızı tutkusal yönden doyuramadığımız ve aslında nasıl doyurulacağını bilmediğimiz bir köşede sıkışıp kalmışız. Doyumun nerede yattığını bilmiyoruz.
Canlı iki birey arasındaki herhangi bir salt,dengeli kutupsallık biçimi nasıl oluyor da bireyin biri tarafından herhangi bir anlamda bencil olabiliyor?
Sevilenin aranmasında ve bulunmasında, şaşılacak denli büyük bir zevk vardır. Çünkü sevilen nedir? Benim kendimin olmadığı birisidir o.Aramızdaki gediği ,kapanamaz aralığı bilmemle, aynı zamanda onun özelliklerinin de farkına varırım.
Son derece zor ve yaşamsal bir iş olan insan ilişkisi, neredeyse gülünesi denli olduğundan küçük görülmüştür çağımızda. Bütün bu sevgi ve özgecilik saçmalığı, ilkel puta tapıcılıktan daha kaba ve iğrençtir. Yüzyıllar boyu sabır isteyen bir çabayla öğrenilecek bir şeydir sevgi.
Tüm yaşam, insan ve insandışı, dış evrenle yerleşik bir kutupsallık kurmak için uzun,kör bir çabadır; ve çağdaş yaşamın tümü, feryadıfigan bir yanlışlıktır. Bizim kendi hatamızdır bu.