Duygu (tutku) çözümlemesi karşılıklı-etkileşim kuramı ile bağlantılıdır: Buna göre duygunun ruhta beden tarafından uyarıldığını öne sürer. Sonuç olarak ruhtaki duyguya karşılık olan şey bedende bir eylemdir. Sözcüğün genel anlamında duygulanımlar ve algılar aynı şeydir. “Çoğunlukla bizde bulunan tüm algı türlerine ya da bilgi biçimlerine birinin duygulanımları diyebiliriz. Çünkü onları oldukları gibi yapan çoğu kez ruhumuz değildir; ruh onları her zaman onlar tarafından temsil edilen şeylerden alır (Copleston, 1996: 143). Descartes’e göre duygular-tutkular genelde doğaları bakımından iyidirler ama kötüye kullanılabilirler ve aşırıya kaçmalarına izin verilebilir; şu halde denetlenmeleri gerekir. Genelde fizyolojik koşullara bağımlıdırlar ve onlar tarafında uyarılırlar. Bu nedenle onları denetleyebilmek için fiziksel nedenleri değiştirmek gerekecektir. Nedenleri değiştirmek onları doğrudan doğruya ortadan kaldırmak demek değildir. Nedenler devam ederken oluşan ruhsal çalkantıyı denetlemeye çalışarak, bu esnada bedenin gerçekleştirmeye eğilimli olduğu eylemin yolunu değiştirebilmek gerekir. Duyguları ya da tutkuları denetlemeye çalışmak bu anlamdadır: Örneğin, eğer öfke vurmak için elimizi kaldırmamıza neden olursa, istenç gücü ile çoğu kez onu durdurabiliriz. Eğer korku, bacaklarımızı kaçma yönünde uyarırsa, istenç gücümüz onları böyle bir devinimden alıkoyabilir. Descartes’e göre tutkuları dolaylı olarak denetlemenin yolu, genellikle yaşamayı istediklerimize bağlanmış olan ve gerçekleştirmek istemediklerimize de karşıt olan tasarımları devreye sokmak gerekmektedir.