Kitap polisiye roman kategorisinde üç seriden oluşuyor. Akış olarak bakıldığında yavaş ilerliyor, aksiyon arayan polisiye okurları için diğer serilerine heyecanla devam edilebilecek bir roman değil açıkçası.
Ancak kitapta kişisel olarak düşündüğüm bir mesaj söz konusu, dünyanın yok olacağı düşüncesine rağmen dedektif işini kusursuz şekilde yapmaya ve katilin peşinden gitmeye devam ediyor. Nasıl olsa dünyanın sonu gelecek bu kişide kesinlikle intihar etmiştir yargısına kapılmayan Dedektif Hank Palace, hiçbir polisin ilgilenmediği şüpheli bir ölümün peşine düşüyor.
Kitabın içerisinde sayfa 253 de geçen (Para, diye düşünüyorum, şu para denen aptallık. Şu küçük, aşağılık, ruhsuz şey. İki cinayet, toprağa düşen iki ceset, acı çeken insanlar, ilaçlarını bilmeden yarım dozda kullanmak zorunda kalanlar, dünyanın sonu bu kadar yaklaşmışken . . . Katili baştan ayağa süzüyorum; şaşkınım. Tüm bunları para için yapan bir adam mı bu? Altın saat ve yeni bir deri ceket için mi?) kesit şunu anlatıyor belki de hangi inancı savunduğunuz fark etmez! Maddeye değil manaya tutunduğunuz da gerçek benliğinize erişiyorsunuz.
