Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Bu, her bir mahlûkat için böyledir. Allah ayetinde tusebbihu lehussemâvâtus seb’u vel ardu ve men fîhinn: “Yedi gökte, yerde ve ikisi arasında her ne varsa onu tesbih eder.” Ve in min şey’in illâ yusebbihu bihamdih: “Ve her şey hamd ile onu tesbih eder” buyurur. Sebehe; aktı manasına gelir. Her şey rabbinin kendisine gösterdiği yolda akar;
Reklam
Yavaşça defterin yapraklarını karıştırdım. İçimde mukavemet edilmez bir merakın gitgide büyüdüğünü hissediyordum. Tek çizgili sahifelerde, iri ve intizamsız harfler, gayet acele yazıldığı belli satırlar vardı. İlk sahifeye bir göz attım, serlevha filan yoktu. Sağ tarafta 20 Haziran 1933 tarihi ve hemen bunun altında şu satırlar vardı: -Dün
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
_Medeni dünyamız, şövalyelerle, askerlerle, avukatlarla, rahiplerle, filozoflarla ve daha bilmediğim başkalarıyla karşılaştığınız büyük bir maskeli balodan başka nedir ki? Fakat göründükleri kişiler değillerdir bunlar; sadece birer maske ve kural olarak da onun arkasında daima servet avcılarıyla karşılaşırsınız. Örneğin birisi hukuk maskesini
TEMBİH Sanatkâr sanatını nasıl sevmez ki? Biz, hiç kuşkusuz, O’nun sanatının ürünleriyiz. O bizim yaratıcımız olduğu kadar rızkımızın ve maslahadarımızın da yaratıcısıdır. Allah bir peygamberine şöyle vahyetmiştir: ‘Ademoğlu! Eşyayı senin için, seni kendim için yarattım. Senin için yarattığım eşyada kendim için yarattığım gayeyi telef A etme. Ey
Reklam
Nadia Mektup.
Sevgilim, Bu bahtsız kadın yani Medea mektubu sana verince sakın üzülme. Sana ne anlatırsa anlatsın ona inanma. Çünkü bu genç kadın, hamileliğinden, hastalığından dolayı çok hassas bir durumda. Gemideki durum onu hepimizden çok etkiledi. Bunları seni rahatlatmak için yazmıyorum. İnan ki iyiyim. Buradan kurtulacağımı da biliyorum. Çünkü iki gün önce başımı gökyüzüne kaldırıp, gözlerimi kapattım. Tanrı’ya, bana bir işaret göndermesi için yalvardım. Gözlerimi açtığım zaman bomboş bir gökyüzü göreceğimden korkuyordum ama öyle olmadı. Tanrı beni duydu. Tam başımın üstünde, V şeklinde uçan bir kuş sürüsü gördüm. Öyle uyumlu uçuyorlardı ki, bir tanesi bile sırayı bozmuyor, önündekine yaklaşmıyor,mesafeyi koruyarak keskin bir V oluşturarak uçuyorlardı. Evet, tam başımın üstündelerdi. İşte mucize bu, diye düşündüm. Hem senin, hem de benim, bütün insanların efendisi olan Tanrı bana gökyüzünden zafer işareti yolladı. İçim minnetle ve sevinçle doldu. Hissetmenin de ötesinde biliyorum ki mutlaka buradan kurtulup sana kavuşacağım. Bana yine çok özlediğim Serenad besteni çalacaksın. Aynı şehirde, birbirimize yakın olduğumuzu bilmek, aynı havayı solumak bile beni mutlu kılıyor. Yakında kavuşacağız, birbirimize her şeyi anlatacağız. Ama bu arada sakın üzülme. İyiyim, sağlığım yerinde, ısınıyoruz, karnımız doyuyor. Sana kavuşacağım günü hasretle bekliyorum. Karın Nadia
Suspense
''Gerilim ile şaşırtmaca arasında kesin bir fark olduğu halde hâlâ birçok filmde bu ikisi, sürekli olarak karıştırılıyor. ne demek istediğimi açıklayayım: Şu anda ikimiz son derece masum bir sohbet yapıyoruz. Şimdi, aramızdaki şu masanın altında bir bomba olduğunu varsayalım. Ortada hiçbir şey yokken ansızın 'booom!' ve bir patlama... İzleyici şaşırıyor. Biz bu şaşırtmacanın öncesinde, izleyiciye son derece sıradan, hiçbir özelliği olmayan bir sahne gösterdik. Şimdi bir gerilim durumunu oluşturalım. Masanın altına bir bomba konmuş ve izleyici bunu biliyor. Belki de anarşistin onu yerleştirdiğini gördü. İzleyici, bombanın saat 1'de patlayacağını da öğrenmiş; şu anda saat bire çeyrek var- dekorda bir duvar saati yer alıyor. Böyle durumlarda, aynı sıradan konuşma birdenbire ilginçlik kazanır, çünkü izleyicinin olaya katılımı vardır. İzleyiciler, perdedeki oyuncuları uyarma özlemindedirler. "Böyle önemsiz konuları tartışmayı bırakın. altınızda bomba var. patlamak üzere!" Birinci durumda izleyiciye patlama anında 15 saniyelik bir şaşırtmaca yaşattık. İkinci durumdaysa 15 dakika boyunca bir gerilim yaşar. Buradan varacağımız sonuç, izleyiciyi her seferinde durum hakkında olabildiğince bilgilendirmek gerektiğidir. Burada tek istisna, işin püf noktasının şaşırtmacaya dayandığı, yani bizzat beklenmeyen sonun öykünün doruk noktasını oluşturduğu durumdur.
Selim Işık’ın inthar mektubu, Günseli’ye bıraktığı…
Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa 534 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Başarı ve benlik duygusu
Yale'da mevcut başarı sıralaması şu şekildeydi: Pekiyi, orta, geçer ve başarısız. Sınıf içi sınavlarda (kitaplar açık olarak yapılan sınavlardır), ilki hariç ben hep pekiyi almiştim. Joe Goldstein'ın ceza hukuku dersi için ise sınav evde açık yapılıyordu, üzerine bir şeyler yazmamız için çeşitli konu seçenekleri sunuluyordu ve ben de çocuklarını öldürmüş akıl hastası anneler için özel bir yasa olmalı mı, yoksa olmamalı a konusunu irdelemeyi seçtim. Steve'le saatlerce görüş alışverişinde bulunduktan sonra her şeyi toparlamaya da saatlerimi harcadım. Sınav sonuçlarını aldığımızda Steve'in pekiyi aldığını gördük, benim notum ise ortaydi. Etrafımdaki çoğu öğrenci gibi ben de derslerimi çok fazla umursuyordum. Ancak onların aksine bu dersler benim sahip olduğum tek şeydi. Spor yapmıyordum, müzik enstrümanı çalmıyordum, hiç hobim yoktu ve kurabildiğim sosyal yaşantım ufacık ve kırılgandi. Bu yüzden de aldığım notlar dünyada başarabildiklerimle ilgili aldığım tek nesnel sinyaldi. Akademik hedefler koyma ve bunlara erişme görevi benim için bir tür yapıştırıcı bant görevi görüyordu; kendimi tek parça halinde tutabilmem için ona ihtiyacım vardı. Başarısız olmak (ya da en azından söz konusu durumda kendimle ilgili beklentilerimi gerçekleştirememiş olmak) bu bandı yırtıp atmış ve kırılgan benlik duygumu iyiden iyiye parçalamıştı.
Sayfa 243Kitabı okudu
Reklam
Allah, ikra bismi Rabbik ellezi halak diyor. Yani sadece Rabbinin adıyla oku değil. Yaratan Rabbinin adıyla oku. Rab ve yaratma arasındaki ilişki nedir? İmam el-Alusi, Ruhu’l Meani adlı kitabında diyor ki; Allah, hâkimiyetini yaratma eylemine bağladı çünkü diğer bütün eylemlerine kıyasla O’nun hâkimiyetini kuran eylemi bu. ‘Onu ben yarattım.
Serenade für Nadia
Sevgilim, Bu bahtsız kadın yani Medea mektubu sana verince sakın üzülme. Sana ne anlatırsa anlatsın ona inanma. Çünkü bu genç kadın, hamileliğinden, hastalığından dolayı çok hassas bir durumda. Gemideki durum onu hepimizden çok etkiledi. Bunları seni rahatlatmak için yazmıyorum. İnan ki iyiyim. Buradan kurtulacağımı da biliyorum. Çünkü iki gün önce başımı gökyüzüne kaldırıp, gözlerimi kapattım. Tanrı’ya, bana bir işaret göndermesi için yalvardım. Gözlerimi açtığım zaman bomboş bir gökyüzü göreceğimden korkuyordum ama öyle olmadı. Tanrı beni duydu. Tam başımın üstünde, V şeklinde uçan bir kuş sürüsü gördüm. Öyle uyumlu uçuyorlardı ki, bir tanesi bile sırayı bozmuyor, önündekine yaklaşmıyor, mesafeyi koruyarak keskin bir V oluşturarak uçuyorlardı. Evet, tam başımın üstündelerdi. İşte mucize bu, diye düşündüm. Hem senin, hem de benim, bütün insanların efendisi olan Tanrı bana gökyüzünden zafer işareti yolladı. İçim minnetle ve sevinçle doldu. Hissetmenin de ötesinde biliyorum ki mutlaka buradan kurtulup sana kavuşacağım. Bana yine çok özlediğim Serenad besteni çalacaksın. Aynı şehirde, birbirimize yakın olduğumuzu bilmek, aynı havayı solumak bile beni mutlu kılıyor. Yakında kavuşacağız, birbirimize her şeyi anlatacağız. Ama bu arada sakın üzülme. İyiyim, sağlığım yerinde, ısınıyoruz, karnımız doyuyor. Sana kavuşacağım günü hasretle bekliyorum. Karın Nadia
Sayfa 255Kitabı okudu
Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa 531Kitabı okudu
Kur’an; “Ben insanı halifem olarak yarattım ve ona Ruh’umdan ruh üfledim ve bütün âlemi ona musahhar kıldım.” diyorsa oradan çıkan realite şudur: “İnsan, kendi varlığıyla büyük bir âlemdir!” Bir de Kur’an’da “Ben bir müminin kalbine tenezzül ederim.” diyor. Kâinata sığmayan Allah, bir müminin kalbinde bir ışık yaratıyor. İnsan dışındaki varlıkların bu ışığı, bu Nur’u almaya çapları yok. Allah dağa tecelli etti, dağ yarıldı ama sadece insan kalbi O’nu kabullendi. Ama aynı zamanda, “Bu insan ne kadar cahil ve zalimdir.” dedi. İlahi emirlerin size çizdiği çerçeveyi bilmemek veya bilmezlikten gelmek, cahilliktir. İlahi emre muhalif hareket ettiğiniz anda yaptığınız her şey zulümdür! Önce kendinize… Zulmün yansıdığı yer kendinizdir, şahsınızdır, nefsinizdir…
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.