144 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
...Düşünce ve duygular soyuttur; bazen düşünce kalabalığında kayboluruz. Aklımız ve ruhumuz ; duygu ve fikir kalabalığında yorgun düşer.Yazmak ;düşünce ve duyguyu somut hale getirmektir.Hafiflemektir.Zamana mührünü vurmaktır ve bir parça da ölümsüzlüktür..." Öyle olmasa idi nereden bilebilirdik ki yazarın yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini.Kızım sana söyleyeyim siz anlayın mümine kardeşlerim diye satırlara işlediklerini... Yazmak iyiki var , okumak iyiki var...Kitaplar iyiki... Ben yazmaktan başka çare olmadığı için yazdım; siz çare olmak için yazın diyor yazarımız.Ve bu dünyada bir duygu olarak kalmak istemiyorsanız, bir düşüncenin faili olun, düşünün diye ekliyor satır aralarına. Çeyrek asırdır yazıyor, diğer kitapları "Arzuhal", "Ben Rabia" , "Asrı Seyda" ve "Nakkaş"... Lakin ben yazarın kalemi ile ilk kez tanışıyorum, dilerim son olmayacak. Kitapta ; ayetlerden , kıssalardan , hikayelerden ve yazarın yaşamından kesitlere yer verilerek kızına öğüt verir gibi tüm okuyuculara öğütler veriliyor. Bu ölümlü dünyada; okumanın, yazmanın, düşünmenin, ilim öğrenmenin, bazen hatırlamanın bazen unutmanın , konuşmanın ve bazen de susmanın, eş olmanın en cok da insan olmanın sırları anlatılıyor. İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylarda okumayı istediğim eserlerdendi çok şükür nasip oldu. Ben biliyorum kibrinden uzaklaşarak öğreniyorum diyebilmeyi ve her bir satıra kıymet vererek okuyabilmenizi diliyorum.
Anne Sözü
Anne SözüSadiye Erol Aykaç · Nesil Yayınları · 202392 okunma
Ve Sen Geldin Ey Sultan!..
~•~ Kalbimiz sıkışıyor, ruhumuz kirli bedenlere dar geliyor. Günahlar apaçık, zulüm hadsiz, dünya yorgun, insanlar umutsuz. ~•~
Sayfa 19 - Hacer Sara Arslan- Sen Bize Gel Biz de KendimizeKitabı okudu
Reklam
07.03.2024
Soğuk ve karanlık bir odada, yalnız ve unutulmuş bir çocuktum. Sevgi ve güven aradım, ama nafile. Acı ve gurbette büyüdüm, kalbim kırık ve ruhum yorgun düştü. Onun yanında huzur bulduğumu, sevildiğimi hissettim. Yumuşak bir dokunuş, içten bir bakış, kalbimin derinliklerinde yankılandı. Sanki yalnızlığım sona erdi, karanlık yerini aydınlığa
Kaotik
Sürekli bekliyoruz.. Sürekli erteliyoruz.. Hayata dair.. Bir çok şeyleri.. İçimizde.. Bitmeyen bir bekleyiş.. Ve.. Beklemekten yorgun..
1.Bölüm Rüyalarda Gizlenen Gerçek
Güneş batarken gökyüzünü altın rengi bir örtüyle kaplanmıştı. Yorgun bir günün ardından pencereden dışarı bakarken, akşamın sakinliğine teslim olmuştum. Düşüncelerim zihnimde bir kelebek gibi uçuşuyordu. yarının planlanını yapıyordum. Yavaşça yatağıma uzandım ve gözlerimi kapattım. Uykunun karanlığı beni sardıkça, bilincinin sınırları
Reklam
Dünyamızda iki dünya yaşıyor. Biri yorgun ve kindar maddenin içerisinde doymak bilmeyen hırsla sürünen dünya, öbürü her an kendini geçmek ve kendi yarattığı aşk içinde telef olmak için kendi sınırlarını aşmak isteyen, sonsuzluğa sıçrayıp Allah'a kavuşmak isteyen ruhun dünyası. İki dünyanın içinde bir insan, bir varlık halinde yaşıyoruz, hayatımızın büyük dramı bundan doğmaktadır. Sefaletlerimizin giderilmez oluşu bundandır. Sanki ayağımız toprağa bağlı, ruhumuz göklerdedir.
Sayfa 255Kitabı okudu
"Sevgili Milena; Masaların arasından süzülüp gidişiniz ve bir daha gelmeyişiniz beni derin bir boşluğa sürükledi ne ağır bir adınız var. ben bu ağırlığın altında eziliyorum başka şeyler yazmak istiyorum ama olmuyor bir türlü. bu hastalık beni bambaşka biri yaptı. lütfen ihmal etmeyin beni yazın bana bana yazdığınız her satır yaşama sevinci veriyor gönlümün bahçesi aydınlanıveriyor. yüzünüz ve gülüşünüzde apayrı bir anlam var beni bambaşka dünyalara götürüyor. Sevgili Milena, ikimizde yorgun ve hastayız. ruhumuz hayatlarımızdan bezmiş sana olan aşkım bir hayalet olup göklere uçacak ve bu naçiz bedenimde zamansız ölümlere yenik düşecek Sevgili Milena her şeyin bambaşka olmasını dilerdim.."
Yoktun, olamazdın. Bu sözleri çok önce, henüz bedenimiz bu kadar yorgun düşmemiş, henüz ruhumuz bu kadar örselenmemiş, henüz gönlümüz umutlarla doluyken söylemiştin...
Reklam
Ruhumuz Yetişemiyor
Suratlarımız aşık, ruhlarımız yorgun. Aslına bakarsanız büyük ekseriyetimizin sorunu bozuk ekonomik düzen değil. Ruhumuzu daraltan gerçekten küresel güçler mi! Buna inanan var mı? Neden marketten poşetleri dolu çıkan insanların yüzlerinde yok tebessüm? Bir koşturmaca, bir telaş hâkim yaşantımıza. Nereye gittiğimizi bilmeden, ne yaptığımızı fark edemeden! Ne yediğimiz yemekten zevk alıyoruz ne içtiğimiz sudan ne okuduğumuz kitap hafızamızda yer buluyor ne ettiğimiz muhabbet gönle dokunuyor. Hep sonrasının telaşı içindeyiz. Bedenlerimiz yaşıyor ama sanırım aynı şeyi ruhlarımız için söyleyemeyiz!
205 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.