Evet, kökünü hatıralarda bulmayan hiçbir şey, gerçekliğin olgunluğuna erişemez; insanoğlu daha en baştan benliğine katılmamış ve üstüne gençliğindeki yüzlerin gölgelerinin düşmediği hiçbir şeyi sonradan kavrayamaz. Çünkü ruh hep kendi başlangıcında kalır, hep ilk uyanışlarındaki ihtişamı yaşar; son bile ruhun gözünde başlangıcın saygınlığına sahiptir; ruhun çalgısının tellerine dokunmuş hiçbir şarkı kaybolup gitmez ve yine aynı ruh sonsuzluğa akarcasına yenilenen bir bekleyiş içersinde, daha önce kendisini seslendirmiş olan bütün ezgilerin tonlarını kendi içinde korur. Bu şarkı ölümsüzdür, hep yeniden çıkagelir
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan Ten ruhun avuçlarının içinde Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı Ruh emzirir anne gibi yeri göğü fecri Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağından Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
Reklam
Bir insan...
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi... Ağladım.
Ama kişisel hüznünün sebeplerini bir kenara bırakmış olmanın hiç yararı yoktur; çünkü bazen insan soyuna duyulan nefret kişiyi sarar; ve sadeliğin ne kadar ender olduğunu ve dürüstlüğün ne kadar bilinmez bir şey olduğunu ve yarar olmadıkça, güvenilirliğin güç bela var olduğunu düşündüğünde, hem böyle başarılı suçlar bütünlüğü ortaya çıkar, hem tutkunun aynı derecede nefret edilen kazançları ve zararları, hem de rezillikle ünlü olacak kadar kendini kendi sınırları içinde tutamayan hırs ortaya çıkar: Ruh karanlığa sürüklenir ve ne ümit beslemesine izin verilen, ne de bir ümide sahip olması yararlı olan erdemler altüst olunca, sanki karanlıklar ortaya çıkar. Buna öyle ikna olmalıyız ki, kalabalığın bütün zaafları bize nefret edilen şeyler olarak değil, ama gülünç şeyler olarak görülsünler ve Demokritos'a Herakleitos'tan daha çok öykünelim. Çünkü sonuncusu halkın karşısına kaç kez çıksa ağlardı, diğeri gülerdi; Herakleitos'a, yaptığımız her şey zavallılık olarak görünürdü, Demokritos'a saçmalık olarak. Öyleyse her şeyi hafifletmek ve ferah bir ruhla bunlara katlanmak gerekir; yaşama kederlenmek yerine, gülmek daha insancıldır. İnsan soyuna, onun için yas tutandan daha çok, ona gülenin layık olduğunu da ekle! Sonuncusu o iyi ümit için bir pay bırakır, diğeri ise düzeltebilmekten ümidini kestiği şeylere aptalca üzülür. Ruhun en ılımlı mizacını lediğinde ve bu kadar büyük bir donatımdan, büyük hiçbir şeyin, korkunç ve de zavallı hiçbir şeyin çıkmadığını sandığında, gözyaşlarını tutamayandan çok, gülüşünü tutamayan, evrensel düşünen kişi daha yüce ruhludur.
Sayfa 45
Zahmet dolu talihsizliğe duyulan nefretle boş zamana ve gizli eğilimlere kaçtıklarında, bunların hepsi daha ağırlaşırlar. Bu gizli eğilimlere, kamusal işler için yüreklendirilmiş ve yapmaya arzulu ve doğuştan huzursuz, kuşkusuz, kendi içinde yok dene- cek kadar az huzur bulan ruh katlanamaz; bu nedenle meşguli- yetlerin koşuşturanlara sağladığı
Sayfa 24
Öyle kişilikler vardır ki, bütün büyük olaylar, olağanüstü yaşantılar onlarda ruhun genelde sarsılmasının yanı sıra gizli bir kederin ve derin bir melankolinin ilk büyük seslerinin serbest kalmasına yol açarlar ve bu sesler öylesine yükselir, öylesine baskın çıkar ki, diğer bütün ruh halleri onların içinde çözülür gider.
Reklam
Ruh, sürekli olarak, Allah'ı bilme, Allah huzurunda olma savaşı içinde olacaktır. Buna engel olmaya çalışan benlik içi veya ben ötesi bütün yâd varlıklarla savaşacaktır sürekli olarak ruh. Diriliş, ruhun açtığı bu sürekli savaşı sürdürme ve bu savaştan sürekli olarak başarılı çıkma demektir.
Çok iyi.
. Peygamberler kitabını açıyorsunuz, ama göz­leriniz harflerden başka bir şey görmüyor hâlâ. Harfler ne ifade edebilir ki? Onlar, ruhun kendini içinde çığlık çığlığa boğduğu, hapishanenin kara demir çubuklarıdır. Harflerle satırlar arasında, boş yerlerde bu ruh serbestçe dolaşır. .
Sayfa 123
Orphizm
Pisagor orphik akimdan etkilemişti. Bu akıma göre ruh bedenden bedene geçer. Beden ruhun hapishanesidir. Beden kötüdür bu nedenle ruhun bedenden kurtarılması gerekir. Bunun içinde yapılması gereken bir takım ayinler vardır. Ruhu arındırmak extacy ile mümkündür bu kendinden geçme halidir. Buna antik yunanda katharsis denir.
insan nedir ?
Oysa Adem, ey güzel yolcu, sen öyle misin? Hatırla nasıl yaratıldığını. Bu toprak bedene neler katılıp karıldığını, suyuna mizacına neler karıştırıldığını. Hani ruhun, hamurunun yoğrulma­sına tanık tutulmuştu. Bir yanın karanlık senin bir yanın ışık. Bir yanın melek kanadı bir yanın şeytan ıslığı. Bir yanın çamur beden, bir yanın kutsal ruh. Bir yanın iyiliğe açık bir yanın iyiliğe kapalı. Tek başına ne duru iyilik ne de saf kötülük sensin. Ne baştan ayağa cennetsin ne de tümüyle cehennemsin. Aynı ânda birbirine zıt iki şeysin. İçinde iyilik ve kötülüğü besleyip büyütecek yeteneğe aynı ânda rastlayacaksın. Hataya da sevaba da aynı derecede ehli­yetli olacaksın. Bir yanın yükselmeye çekecek seni bir yanın düş­tükçe düş diyecek. Zirvelerle çukurlar arasında gidip geleceksin.Ama. Bu ikilik kabahatin değil senin mahiyetin. Üstünlüğün, zayıflığın olan bu şeyde. Tepeden tırnağa çamursun Âdem ilk bakış­ta. Toprağın topraklığına batmış gibisin. Ama bu halinle kıymetli­sin. Çünkü bu halini aşabilirsin. İçindeki kutsal ruha sahip çıkabi­lirsin. İşte o zaman melek değil ama melekler gibisin. Ve ey Âdem unutma, böyle bir tartıda melek gibi olmak melek olmaktan ağır çeker. Çünkü sen o iki şey arasında özgür irade-bilinçli seçimsin.
Sayfa 40 - TimaşKitabı okuyor
Reklam
Vücudun ruha yaklaşması, vücudun ölümü değil, veya ruhun çöküşü değil. Çünkü: vücut ruha doğru giderken ruh daha yükseğe doğru gidecektir. Bu kımıldanış, bu hareket, bu hızlanış, vücudun canlanışı demektir. Çünkü: vücut, hergünkü alışkanlıklar ve bağlar içinde bir bakıma özel bir ölümdedir. Fizik ölüm, unsurların yok olması değil, bir başka tertip almasıdır. Herhangi bir düzen, hiç değişmeden uzun zaman hemen hemen aynı kalıyorsa, o düzen, bir bakıma, kendine mahsus bir ölüm kazanmış demektir. Bu kanun, vücut için de geçerlidir. Vücut, durmaksızın, ruha doğru bir atılım yapmadıkça bir nevi bir ölüme razı oluyor demektir. Çünkü: her fizik tertip, bir gaye taşıdığı sürece vardır ve diridir. Gaye, tertipten ve tertibin hamlesinden fırlayıp giderse, o tertip boşuna dönen bir çark gibi yokluğun şarkısını söyler. Yokluğun şarkısıysa ölümden başka bir şey değildir. İşte oruç , vücudun bu tür ölümünü de sarsarak, ona yeni bir hayat bağışlar. Bu, bir nevi, gayesini unutayazan vücudun basubadelmevtidir.
Rub u l Muhlikat
Allah ı bilen,Allah yaklaşan ,Allah için amel eden Allah a doğru say eden ve nihayet Allah katında olanları keşfeden kalbdir. Diğer uzuvlar kalbe tabi ve onun hizmetçileridir. Onlar,kalbin çalıştırdığı alet ve vasıtalardır. Masivalardan temizlendigi zaman, Allah a yaklaşıp saadete eren ve felah bulan bu kalb olduğu gibi,masivayı içine alıp
İnsanlık, görkemli tekâmül yolculuğunda kendi ruhsal olgunluğunu ararken maddenin içinde gizli kalmış yetenekleri de ortaya çıkartır, kendisiyle birlikte maddeyi de geliştirir, gizemlerini çözer. Ruh varlığının madde ile temasa geçişinin temel sebeplerinden bir tanesi de maddenin potansiyel marifetlerini açığa çıkarmasına yardım etmektir.
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl... Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize Vücut dönmeye başlar bir tapınağa kurban gibi Yapılır örtülür uçurumları yakan duâlardan Ten ruhun avuçlarının içinde Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı Ruh emzirir anne gibi yeri, göğü, fecri Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslâm baharı Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağından Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına... Sezai Karakoç
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.