Her yara hayat süreci içinde varlığını koruduğundan ve hayat sürekli kendini yenilediği için, içinde iyileşme ve yenilenmeye dair bir tohum barındırır. Herhangi bir yabancı madde cildimizi kestiğinde ya da deldiğinde, büyüleyici ve belirli bir dizi biyokimyasal olay meydana gelmeye başlar ve evrimsel bilgeliği ortaya koymak üzere bir orkestra gibi birlikte çalışırlar. Bedenimiz kesintisiz bir kendi kendini düzeltme süreci ile yenilenmek üzere tasarlanmıştır. Bu prensipler aynı şekilde ruhun, özün ve aklın iyileşmesi için de geçerlidir.
Giyim, insanın düşüncelerini yönlendirir ve ruh hâlini etkiler. Bedenin ikâmet ettiği kıyafet, ruhun İibasını da değiştirir. Giyinmeyi bilmek insanın bilgilenmesi, sanat icrâ etmesi, doğru alışkanlıklar edinmesi ve hassasiyetlerini geliştirmesinden ayrı değildir. Balzac “Giyimin ihmali bir ahlâki intihardır” der. İnsanın kıyafet seçimleri, giysilerine özen göstermesi o insanın kendi öz bakımıyla yakından ilgilidir. Toplumu oluşturan bireylerin giyinme biçimleri o toplumun ahlâkı hakkında fikir verir. Yozlaşma ya da ahlâki normlar ve değerlerin iyileşmesi o toplumu oluşturan bireylerin kelime dağarcığı, gelenek ve görenekleri, davranış ve tutumları gibi içsel özelliklerin yanı sıra giyim ve kuşam yönüyle de tezahür eder.