Fenâ ve Bekâya kavuşmak ve (Velâyet-i sugrâ) ve (Velâyet-i kübrâ)nın derecelerine yükselmek için, tevhîd-i vücûdî hiç lazım değildir. tevhîd-i şühûdî lâzımdır. ya’nî, var olanı bir bilmek değil, hiç görmek. ondan başkasını görmemek lâzımdır. böyle görmekle, (Fenâ) hâsıl olur. Allah-u Teâlâ’dan başka herşey, ya’nî (Mâ-sivâ) unutulur.
bir kimse dinin emir ve yasaklarına tam anlamıyla teslim olursa, şehevî arzular o kulda fena bulur. şehveti fena bulan bir insanın, Allah’a kulluğunda ihlas ve samimiyeti bâki olur. bu durumda kul, dünyaya duyduğu aşırı rağbetten de kurtulmuş olur.
mühimKitabı okuyacak
Baruch Spinoza - Şeyh Bedreddin
Spinoza düşüncesinde Şeyh Bedreddin'in izlerini aramak ilk bakışta anlamsız görünebilir. Çünkü her iki düşünür de iki farklı kültürün mensubudur. Ayrıca Bedrettin 14. yüzyılın sonlarında ve 15. yüzyılın başlarında Anadolu'da, Mısır'da ve Rumeli'de yaşamıştır. Spinoza ise 17. yüzyılda Hollanda'da yaşamış bir fılozoftur. Üstelik Spinoza eserlerinin
ilim sıfatının taallûku vukua ve oluşa tabidir. (onun için irâde, filozofların iddia ettikleri gibi ilimden ibaret değildir. Kudret sıfatı ile zıddan birine, olmaya veya olmamaya taalluk eder, irâde bunu tahsis ederek bir şey meydana gelir, meydana gelen şey ilim sıfatı ile bilinir.)