Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mitoloji
_Evridiki_ _Evridiki, Orfe’nin kavuşmak istediği sevgilisidir. Bir gün Evridiki'nin bacaklarına bir yılan dolanır. Sevgilisi bu yüzden ölüp yeraltına gidince, sevgilisini kaybeden Orfe de ona kavuşmak için büyük çabalar gösterir, ilahlardan yardım görme umuduyla, özlem içinde çalgısını çalıp dururken harikulade, ahenkli müzikler yaratır.
Özdeyişler - Filozoflar
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu. _Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi. _Yücelmek için özür
Reklam
Selim Işık’ın inthar mektubu, Günseli’ye bıraktığı…
Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa 534 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
İLAHİ RUH'UN OTURDUĞU YER
Yuhanna 3:6'da "...Ruh'tan doğan ruhtur." Bu ayet, iki ayrı "ruh"tan söz ediyor: Biri büyük harfle yazılmıştır, diğeri ise küçük harfle yazılmıştır. Sözün ilk kullanımı, Tanrı'nın Kutsal Ruhu'nu kastediyor, ikincisi ise, insanın ruhunu kastediyor. Bu iki "ruh"u gösteren başka bir ayet Yuhanna
Sayfa 25 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
Doğu ile Batı arasındaki kültürel ve dilsel farklılıklar (Doğu teolojisi köklerini Yunan felsefesinde buluyordu, Batı teolojisi ise Roma hukukuna dayanıyordu) Hristiyan doktrininin birbirinden farklı şekillerde anlaşılmasına neden oldu. Özellikle papalıkta önceliğin kime ait olduğu ve kutsal ruhun baba ve oğuldan teşekkül etmesi konusunda belirgin bir tartışma vardı (Roma Kilisesi kutsal ruhun teşekkülünde oğlun rolünü de kendi dini ilkelerine dahil ediyordu). 1054 yılında Papa IX. Leo'nun Latinceyi, Konstantinopol Patriği Michael Cerularius'un da Yunancayı kendi bölgelerinde kullanmaya başlamalarıyla ayrılık doruk noktasına ulaştı. Bu durum iki kilisenin resmi görevlileri üzerinden birbirlerini aforoz etmelerine neden oldu. Konstantinopol daha sonraları Doğu Ortodoks Kilisesi olarak anıldı. Batı Kilisesi Roma Katolik Kilisesi'ne dönüştü. Bu iki kilise arasındaki çatlak hiçbir zaman onarılamadı (1965'te karşılıklı aforozların kaldırılması ile iki kilise arasındaki diyalog yakın dönemde yeniden başlamıştır).
Sayfa 78 - Maya YayınlarıKitabı okudu
Kitap
Kendini yığın haline getiren bir millet payidar olamaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz. Düşünceyi kü­ çümsüyoruz. Kitaba harcadığımız parayı, atlar için harcadı­ ğımızla kıyaslarsak, yerin dibine girmemiz gerekmez mi? Kitap sevene, kitap delisi diyoruz. Kimseye at delisi dediği­ miz yok. Kitap yüzünden sefalete düşen görülmemiş. At
Reklam
"Panteizm tartışması" üç arkadaş üzerinde kalıcı bir iz bıraktı. Hegel'in öğrenci albümüne Hölderlin'in yazdığı bir paragrafta Goethe'den bir dize alıntılanır (kabaca çevirisi: "Ve arzuyla aşk kanatlarıdır büyük işlerin") ve tarihin (1791) altına başka bir kalem ve mürekkeple Yunan harfleriyle "S. Hen kai Pan" ("S. EV xm rr av") yazılmıştır. "S" harfi "Symbolum" demektir ve "Hen kai Pan" da Lessing'in Jacobi'yle konuşurken kullan­dığı öne sürülen ifadedir; "panteist bir formül"dür ve "bir ve her şey" yani, "Tanrı birdir ve her şeydedir" anlamına gelir, ayrı bir varlık olarak Tanrı fikrini reddeden bir düşüncedir.Bu da gösteriyor ki, siyasi açı­dan karşıt düşüncelerine ek olarak Hegel ve arkadaşları açıkça, papaz okulunda resmi olarak öğretilenlerden aynı derecede uzak kimi dinsel fikirler de geliştiriyorlardı. "Hen kai Pan" eklemesinden yola çıkarak üç arkadaşın o dönemde ortak bir konumu, adıyla söylersek, bir tür "Spi­nozacılığı" paylaştıklarını çıkarmak çok da ileri gitmek olmaz: Ruh ve beden ikiliğinin reddedilip onun yerine ruhun da bedenin de temeldeki aynı tözün farklı yönleri olduğunu söyleyen bir görüşün benimsenmesi; gerçek bilgeliğe de bütünüyle nesnel ve bağımsız bir bakış açısını (yani ki­ şinin kendi bakış açısıyla sınırlı bir noktada kalmak yerine evrenin bakış açısına sahip olarak) hedefleyerek ulaşılabileceği düşüncesi.
Her kişinin kimliği, resmi kayıtlarda görünenlerle kesinlikle sınırlı olmayan bir yığın öğeden oluşur. Elbette insanlar büyük çoğunluğu için dinsel bir geleneğe bağlılık söz konusudur; bir ulusa, bazen iki ulusa; etnik ya da dilsel bir gruba; az ya da çok geniş bir aileye; bir mesleğe; bir kuruma; belli bir sosyal çevreye... Ama liste daha da uzundur, neredeyse sınırrsızdır. İnsan bir eyalete, bir köye, bir mahalleye, bir kabileye, bir spor takımına ya da meslek kuruluşuna, bir arkadaş grubuna, bir sendikaya, bir işletmeye, bir partiye, bir derneğe, bir cemaate, aynı tutkuları, aynı cinsel tercihleri, aynı fiziksel özürleri paylaşan ya da aynı zararlı etkilere maruz kalan bir insan topluluğuna ait olduğunu hissedebilir. Bütün bu aidiyetler, her halükarda aynı anda, elbette aynı derecede önem taşımazlar. Ama hiçbiri de tam olarak anlamsız değildir. Bunlar kişiliğin yapı taşlarıdır, çoğunun doğuştan gelmediğini vurgulamak koşuluyla, neredeyse "ruhun genleri" denebilir onlara. Bu öğelerin her birine çok sayıda bireyde rastlamak mümkünse de, iki farklı insanda aynı bileşimi asla bulamazsınız ve her birinin zenginliğini, kendine özgü değerini oluşturan da işte budur, her varlığın tekil ve potansiyel olarak yerinin doldu rulmaz oluşunu sağlayan budur.
Sayfa 16
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Refet
Uzun zamandır hiç bir kitaba on puan vermemiştim. Bu kitaba on puandan fazlasını veriyorum. Gönlümü, aklımı ve ruhumu veriyorum. Fatma Aliye Ruhun Şad olsun böyle bir eseri bırakarak kadının yerini ve önemini biz haddini bilmez erkeklere hatırlattığın için sonsuz minnettarım sana. Fatma Aliye 50 Türk Lirası banknotu üzerinde resmi olan İlk Kadın romancımızdır. Kitabı alırken yazarı bilmiyordum ve banknot üzerindeki resmin ona ait olduğunu bile fark etmemiştim. Kitaba ön yargıyla yaklaşarak okumak istedim ama bundan sonra seni hiç unutmayacağım Fatma Aliye. Refet ismi artık benim için kadının ve ilmin yani eğitimli kadının yegane temsilidir. Yaradan bile kadın ile erkeği bir tutup aynı balçıktan yaratmışken ve peygamberimizin "Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz" ve "İlim öğrenmek kadın-erkek herkese farzdır" böyle tavsiyeleri varken neden bu kadar haddini bilmez insan var. Kadın insandır biz insan oğluyuzdur. Onlar olmasa biz olur muyuz? İlim öğrenen kadın kadar hoş bir şey var mıdır? Kadının engin akıl ve gönül seviyesi eğitimle mükemmel hale geldikçe yani Nice Refetller yetişdikçe insanlık o zaman kurtulabilir. Fatma Aliye kadının önemini ve eğitimin herkes için gerekli olduğunu anlatmış. Ülkemize bakıyorum adam kızını okutmuyor ama hastahaneye gidince kadın doktor istiyor bu kadar mantıksız ve aptal bir durum başka ülkede var mı? İnsanlar bir şeyi gerçek kaynağından okumadan hemen yanlış yorumluyorlar. Dini yanlış yaşayanlar , İlmi yanlış bilenler ve İnsanlıktan nasibini almamışlar olduğu sürece nasıl Refah Toplum seviyesine erişebiliriz?
Refet
RefetFatma Aliye Hanım · İş Bankası Kültür Yayınları · 20184,517 okunma
Astral Seyahat Nedir ? Nasıl Yapılır ? Bilinçsiz ve eğitimsiz uygulamayınız.. Astral seyahat ruhun bedenden ayrılarak başka bir boyuta geçmesidir. Bu boyuta geçiş sırasında hem ruh hemde beden belirli etkinlikler göstermektedir. Fakat bütün yapılanlar bu ikilinin arasındaki bir bağ ile gerçekleşmektedir. Bütün yük sadece zihinde olmayıp ruhun da
485 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.