ACI AMA GERÇEK!
Buna hazırlıklı olun. Öyle alayım lıkır lıkır aksın elimde dediğimiz bir kitap değil kendisi. Durup nefes almaya sızlayan yüreğini sakinleştirmeye sıkışan göğsünü dinlendirmeye sıkılan ruhunu gezdirmeye ihtiyaç duyuyor insan. Öyle akıp gitmedi elimden. Durduk dinlendik tekrar döndük tekrar nefeslendik. Ay bu ne böyle deyip bırakmadık tabii ki 'ay ne olacak şimdi'lerle döndük hep yeniden kitaba.
Harika bir anlatımla bunca acıya zor dayanabildim. Okuması bir o kadar kolay -akıcı dili, kolay anlatımı- bir o kadar da zordu -anlattığı olayların ağırlığından kaynaklı-.
Bu kadar acıyı bu kadar doğal bu kadar sanki masal anlatıyormuşcasına yazmak da kalemi öpülesi cinsten bir başarı.
Çok başarılı bir kitap.
YOL VE YORGUN GÖVDE
"Eğer talihsizliklere saygı duymayı öğrenemeyeceksen, ne diye yollardasın? Ülkene dön ve modern insanlar gibi, yaşamın risklerine karşı maddi manevi tüm varlığını bir sigorta şirketine sigortalattır."
Nerdeyse üç gündür bir yük kamyonunun kasasında süren yolculuğum, gün doğumuyla Jakarta'da sonlanmış, işlek
Annem gelir gelmez çocuklarını teselli etmeye başladı: "Bu cesede ağlamayın. Bu cesed eskimiş, yıpranmış, parçalanmış bir elbiseden başka bir şey değil. Beden sadece ruhun elbisesidir. Bir bakarsınız göz alıcı bir kıyafet, sonra bir bakarsınız eskimiş, yıpranmış ve solmuş. Üzerine bir sürü yama yapılmış. Kullanılması imkânsız hale gelmiş. Bu yüzden ruh onu çıkarır ve uzağa fırlatır. Sonra da ilahi nurdan başka bir elbise giyer. Babanız şu an iyileşti ve dinlendi. Ona ikram edip takdir edecek olanın yanına gitti. Şu sizin gördüğünüz, Amerika'dan tabutla size taşınan beden ruhunun uzağa fırlattığı eski bir elbiseden başka bir şey değil. Hiç eski, yıpranmış elbise için ağlayan birini gördünüz mü?!"