Ne rezalet bir üslup, ne tuhaf bir durum…
Bu mecrâ herkesin özel alanı değil mi? İsteyen istediğini takip etmiyor mu? İstediğinde takibi bırakan bir tek ben miyim? Bu konunun başörtümle ne alakası var?
Ülke olarak birbirimize olan bu nefret ve önyargılarla dolu tavrımızı ne kadar doğru buluyorsunuz?
Bazen geçmişe dönüp bir bakıyorum
Yaşadıklarıma, başımdan geçenlere
Düşündükçe hayatın zıtlığı karşımda beliriyor. Bütün anılarım film şeridi gibi gözlerimin önünde sanki. Acı hatıralarım bende farklı bir şey bırakıyor. Tebessüm oluşturuyor yüzümde.. Geçmişte beni mutlu eden anılarım şimdilerde hüzün bırakıyor bana. Hele o anıların da bir fotoğrafı varsa baktıkça "ne güzel günlerdi" diyorum. Ama bazen de düşünüyorum geçmişe çok takılıp kalıyorum gibime geliyor. Bazen böyle zıtlık içinde oluyorum. Hatta gelecekle bile fazla meşgul oluyoruz. Oysa bir saniye sonrasına bile delilimiz yok...Bugün yok ki. O da gidiyor dün gibi.
Saat saat, dakika dakika...
O da kayıp gidiyor yavaş yavaş
Var olan şuan, şimdi. Başka bir şey yok.
Tolstoy'un dediği gibi; "Tek bir zaman var o da şimdi. Kudret sahibi olduğumuz yegane zaman bu"...
Ân çok kıymetli
Farkına varayım istiyorum
bilinmez değil de kaderini yazan biri varken yaşamını gönlünü ruhunu seni sen yapan şeyler varken de ruhunun kalbinin sesini dinle dediğimiz noktada kendi varlığımızın sesini duyarız ve dediğin gibi aşina oluruz buna