Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Russ Brissenden

Russ Brissenden
@russellinpiposu
İnsan, metal dinler, sinemasever, Lynch'in evreninde boğulup Scorsese'nin ara sokaklarında kaybolur, genel olarak sürreallik sevdiği için hayatta olanlarla pek ilgilenmez, hatta onlara güler, kahkahayla, sürekli, ölene dek, belki sonra da.
Thou shalt not follow a multitude to do evil; neither shalt thou speak in a cause to decline after many to wrest judgement. Exodus 23.2
Reklam
Who is like unto thee, O Lord, among the gods? Who is like thee, glorious in holiness, fearful in praises, doing wonders? Exodus 15.11
And in very deed for this cause have I raised thee up, for to she in thee my power; and that my name mat be declared throughout all the earth. Exdous 9.16

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Now therefore go, and I will be with thy mouth, and teach thee what thou shalt say. Exodus 4.12
And God said unto Moses, I AM THAT I AM: and he said, Thus shalt thou say unto the Children of Israel, I AM hath sent me unto you. Exodus 3.14
Reklam
Tarihin olgun ve kokulu meyveleri olan bazı insanlar, yücelik kalesine çıkabilmek için, büyük saadetleri derin çukurlara atmışlar ve acıya müptela olmuşlardır... Yüzleri yumuşaklığını kaybetmiş, kırış kırıştır... Ayakları yumuşak salonlarda dans etmek yerine, yakıcı taşlarda koşmayı tercih etmiştir... Büyüklüğü yaratanlar bunlardır. -
Ali Şeriati
Ali Şeriati
Şimdi söyleyeceklerimse yazarları ve çizerleriyle gerçek mizahçılar adına: Mizah ürünlerinin ayrı, daha aşağı bir tür sayılmasına, edebiyatın ya resmin kötü yola düşmüş çocukları olarak görülmesine çok üzülüyorum. Mizahçılar için değil tabii, mizahı öyle görenler için üzülüyorum. Katı, sevgisiz, gülmenin tadını bilmeyen talihsiz kişiler onlar. Sevilmeleri zor, çünkü kendilerini sevmiyorlar. Gergin yüzleri, tartışırken tizleşen sesleri ve incelen dudaklarıyla, kendileriyle ve çevrelerindekilerle sürekli kavga halindeler. Mizahı sevmeleri olanaksız, çünkü mizahın temel malzemesi kendileri. Herkesten daha gülünçler, çünkü kendi gülünçlüklerini görmüyorlar. Ne yazık ki her alanda karşımıza çıkıyorlar. Bir cehennem var olsaydı, ateşi onlar sayesinde canlı kalırdı. Hoş belki gerçekte onlar da günahsız. Belki tüm suç, içinde yaşadığımız hoşgörüsüz topluma ait. Belki öylesine yaralı bereliyiz ki, gülemiyoruz. Her kahkaha sağımıza solumuza sancılar saplanmasına neden oluyor da ondan belki, kim bilir? -
Sulhi Dölek
Sulhi Dölek
Fatih'i şimdi görsen ne düşürsün acaba, hey gidi
Çocukluğumun Fatih'inde annelerin çoğu başörtülüydü ama, cüppeli sarıklı adamlara, karafatmalar gibi gezinen çarşaflı kadınlara rastlanmazdı pek. Yazlık kışlık sinemalar vardı. Malta'da meyve ve balık satıcılarının tezgâhları akşamları ışıl ışıl olurdu. Salata satıcıları kıvırcık salataları, yeşil soğan ve turp demetlerini; içlerinden geçirdikleri ince bir sazla birbirine bağlar, babalar da bunu parmaklarına takıp evlerine giderlerdi. "Poşet" yoktu o zamanlar, fileler vardı, çoğu kez gazetelerden yapılan kesekâğıtları vardı. Hatta bir ara evde yaptığım, diplerini ve kenarlarını sulandırılmış unla yapıştırdığım kesekâğıtlarını bakkallara satmaya çalışırdım, şimdi anımsadım. -
Sulhi Dölek
Sulhi Dölek
Reklam
*İstanbul
Dev bir ahtapota benzeyen bu şehirde kaç kişi eski evlerde oturuyor acaba? Her şey durmadan yıkılıp yerine yenisi yapılırken, toplumsal öykümüz gibi kişisel öykülerimiz de beton yığınlarının altında kalıyor. -
Sulhi Dölek
Sulhi Dölek
Gsü ön kantin çay parasına ben de kitaplarınızı öven incelemeler yazabilirim
city o kadar sıkıcı top oynuyor ki gidip platon okuyacağım
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.