Onu bu haliyle, belki kendi evinde, çamaşır odasında, Champs Elysées Caddesi'nde yanında gördüğüm delikanlıyla birlikte hayal ediyordum. Bir süre önce kendimi kaygısızca mutluluk içinde yüzer zannetmekle ne kadar mantıksız davrandıysam, şimdi, mutlu olmaktan vazgeçmişken, en azından sakinleştiğime, sükunetimi sürdürebileceğime inanmam da o kadar saçmaydı. Kalbimizde bir başkasının hayali sürekli olarak bulunuyorsa, her an parçalanabilecek olan tek şey mutluluğumuz değildir, bu mutluluk yok olup gittikten, biz ıstırap çektikten sonra, ardından, ıstırabımızı dindirmeyi başardığımızda, aynı mutluluk kadar yanıltıcı ve geçici olan şey, sükunettir. Ben sükunetime sonunda kavuştum tekrar; çünkü ruhsal durumumuzu, arzularımızı değiştirerek, bir rüya sayesinde zihnimize giren şey de yavaş yavaş dağılır; kalıcılık ve süreklilik hiçbir şeye bağışlanmamıştır, acıya bile. Zaten aşk acısı çekenler, bazı hastalar için de söylendiği gibi, kendi kendilerinin hekimidirler.
Sayfa 639Kitabı okudu
Hayat demek arkada bırakılan iz demektir, senin bir ruha sahip olduğunu kanıtlayacak olan budur;bunu kanıtlayamayan adam sadece bir hayvandır.
Her birimizin içinde bir kavunun çekirdekleri kadar kader yazgısı saklıdır .
Ölüm sekeratındaki elem ne büyük bir elemdir! Onun hakikatini ancak tadan bilir. Ancak onu tatmayan kişi ise onu idrak ettiği acılarla kıyas eder ya da onu insanların şiddetli can çekişme halinde gördüğü şeylerle delillendirir. Can çekişmenin acısı ruha hücum eder ve bu acı bütün kısımlara dağılır. Zira damarlardan, sinirlerden, mafsalların diplerinden, saçların köklerinden, baştan aşağı kadar olan deriden çekilen ruhtur, candır. Ölüm kılıç darbesinden, testerelerin biçmesinden, büyük makasların kesmesinden daha şiddetlidir. Can çekişen kişinin sesi ve bağırışı şiddetli elemden dolayı kesilir. Can çekişme hali ve acıdan gelen üzüntü uzuvdan uzuva geçerek boğaza ulaşır. İşte bundan sonra onun dünyaya ve ehline bakışı kesilmiştir. Artık onun için tevbe kapısı kapanmış, onu yanıp yakılma ve pişmanlık hali sarar.
Sayfa 55 - 1.ciltKitabı okudu
“Ama hastalığı bedeninde değildi ki;acısı ruhundaydı ve o ruha erişemezdim..”
Bazı düşler ölüp özgür kalır, bu da dünyanın acı gerçeklerinden biridir.
Sayfa 519Kitabı okudu
İlginç bir gözlem ve bakış açısı
Neriman düşündü ve bir anda şarklıların kedileri ve garplıların köpekleri niçin bu kadar sevdiğini anladı. Hristiyan evlerinde köpek ve Müslüman evlerinde kedi bolluğu şundandı: Şarklılar kediye, garplılar köpeğe benziyorlar! Kedi yer, içer, yatar, uyur, doğurur; hayatı hep minder üstünde ve rüya içinde geçer; gözleri bazı uyanıkken bile rüya görüyormuş gibidir; lapacı, tembel ve hayalperest mahluk, çalışmayı hiç sevmez. Köpek diri, çevik, atılgandır. İşe yarar; bir çok işlere yarar. Uyurken bile uyanıktır. En küçük sesleri bile duyar, sıçrar, bağırır.
22/11/63 ???
Belki de gençken zamanda yolculukla ilgili okuduğu bütün o bilimkurgu hikayeleri haklıydı: Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, geçmişi değiştiremiyorsunuz.
Sayfa 245Kitabı okudu
İntihar edenleri intihar etmeyenler anlayamaz
Dininden uzak olmasına, milliyetçilikten ve siyonizmden nefret etmesine rağmen sadece Yahudi olarak doğduğu için mecburi sürgüne çıkan kırılgan bir yürekti o. Ve bu hassas ruh yenilecekti hayata zira, kendi deyimiyle, “o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çıkamayacağını ayrımsayan bir dalgıç
-Biri rezil hayat yaşadığını düşünür.
-İkincinin hayatına bakıp imrenir.
-Tüm hayal ettikleri vardır onda.
-Bu durum devam edecek gibi görünür.
Sanki biri o düşük hayatı yaşamaya, ölene kadar mecbur, ikinci de o mes'ut hayatı yaşamaya hak kazanmış gibidir, gözünde.
-Lakin, gün gelir, işler tersine döner..
Yaşının ilerleyişine rağmen öyle bir hayata kavuşur ki, sanki o acıları hiç çekmemiş gibi olur.
İkinci de elindekileri kaybeder, altında öyle ezilir, öyle ezilir ki sanki hiç mutlu olmamıştır. Bir rüya gibidir öncesi.
*Durumların değişikliği sadece bir zaman mes'elesidir.*
*Zaman daireseldir, ama başladığı yere dönmeden, helezonik bir daire.*
*Geçmiş, gelecek ve ân'ı, şu anda hissetmek*
-O biri üzülür sonra, keşke o da elindekileri kaybetmeseydi, der.
Kazancının, diğerinin kaybı sebebiyle olduğunu sanır. Vicdan azabı duyar ya da biraz da kendinin hak ettiğini düşünüp keyiflenir.
'' O anda elde edemediklerinin, ötekinin elde edişi ile bir bağının olmadığını idrak edemez..
*Pek çok mahrum, yalnız kalmak istemez. Yoldaş arar. Yaşadığı acının daha çok kişi tarafından yaşanmasını ister. Ayrılık acısı tadanın, yakınına da benzer tavsiyede bulunmasının altında yatan gizli sebep, pek çok kişide budur.
#Mevzudan kopmadan,
En güzel zaman dilimi herkeste değişir.
Kimi şu an yaşar.
Kimi çocukluğunda yaşamıştır.
Kimi evliliğinin ilk günleri,
Gençliğinin heyecanlı zamanları,
Kimi ise ihtiyarlığında tatmıştır,
Ömrünün en güzel zamanlarını.
Nihai maksat, henüz o günlerin gelmediği tesellisini içinde saklayarak, umutla gelişini beklemekte.