Sahip olduğum her şeyi, içinde huzur bulacağıma emin olduğum bir rüyaya karşılık feda edebilirdim. Rüya tasarlayana kadar da, dünyanın iflah olmaz maddeselliğini temsil eden her şeye başkalarının hayatlarını, hikayelerini, çöllerini, bilinçlerinin altında ve üstünde hareket halinde olan renkleri didikleyerek ya da kitap okuyarak direniyordum. Başkalarının yerine yaşadıkça, yeni ruhları keşfettikçe, hem rüyalarım için malzemeler toplamış oluyor hem de huzursuzluğumu seyreltiyordum