Bu kavrayışın öne fırlamasıyla ortaya çıkan bir ikinci şey, çevremdeki her şeyin aniden canlılık kazanmasıdır. Aşağı doğru yürüdüğüm o sokaktaki evlerin, normalde anında unutmayı tercih edeceğim yeşilin çirkin bir tonuna boyanmış olduğunu anımsayabiliyorum. Bu deneyimin canlılığı sayesinde tüm çevremin renkleri keskinleşti ve bunlar yaşantımın içine girdi; bu çirkin yeşil hala belleğimde duruyor. Kavrayışın çıkageldiği an dünyayı sarmalayan özel bir yarı saydamlık vardı. Ve görüşüm özel bir nitelikle donanmıştı. Bunun bilinçdışı yaşantının bilince yaptığı hamleye eşlik ettiğine inanıyorum. Deneyimin bizi bunca ürkütüşünün nedenlerinden biri de bu: Dünya, hem içsel, hem de dışsal olarak ansal büyüleyiciliği olan bir yoğunlukla yüklenir. Vecd dediğimizin bir yüzü bu bilinçdışı yaşantının bilinçle bütünleşmesi: Kurgudaki bir bütünlük değil, dinamik, dolayımsız bir kaynaşma. Vurgulamak istediğim, kavrayışımı rüya görüyormuş gibi, kendim ve dünyayı da mat ve bulutsu yaşamadığım. Yaygın bir yanlış anlama, kişinin böylesi bir kavrayışı yaşarken, algının donuk kaldiğıdır. Algının gerçekte daha da keskin olduğuna inanıyorum. Evet bu kavrayışın bir çehresi benlik ve dünyanın kaleidoskopik bir hal aldığı bir rüyayı andırabilir; diğer çehresi ise keskinleşmiş bir algı, bir dirilik, çevremizdeki şeylerle ilişkimizdeki bir yarı-saydamlıktır. Dünya diri ve unutulmaz bir hale gelir. Bu yüzden bilinçdışı boyutlardan gelen bir hamle duyumsal yaşantının artışını da içinde barındırır.
Sayfa 81 - Yaratıcılık ve Bilinçdışı
Büyükada'da vapurdan inip saat kulesine doğru yokuşu tırmandılar, faytonların beklediği alana gelip sıradaki faytona bindiler. Rüya mıydı? Mesut Bey elinden tutarak Dürdane'ye yardımcı oldu, Dürdane nazlıca kuruldu kırmızı kumaş döşeli arabaya. Üzerinde camgöbeği renginde bir ipek emprime rop. "Dil'e çekiniz arabacı!" "Baş üstüne
Reklam
" 'Sedef' ne demek, biliyor musun?" "Beyaz ve pırıltılı bir cisimden bahsediyorum," "Karanlığı aydınlatacak bir ışık gibi beyaz ve pırıltılı. İsminde bile ışıltı varken sen nasıl masumiyeti kendine yakıştırmazsın?" "Işığı adında taşırken beni nasıl bu karanlıkta bırakırsın, Sedef?" "Çok mu güzel daldığın rüya?" "Seni benden alıkoyacak kadar mı güzel?" "Uyan, Sedef." "Uyan ki zihnindeki düşlerden çıkıp bana gel. Tüm renkleri yanına alıp götürmen haksızlık. Baktığım her yer siyah, gözlerimin değdiği her şey karanlık. Gözlerim gülüşünü özledi, kulaklarımda cıvıltılı sesin eksik. Boşluktayım, Sedef. Uyan ki beni ittiğin o karanlık uçurumdan çıkmak için yolumu bulayım."
Sayfa 239Kitabı okudu
Mucizenin Renkleri Okuduklarının elbet bir açıklaması vardır Ecrincim. 🥲 “Ecrin, canım, iyi misin?” Ecrin bakışlarını yavaşça Bolat’a çevirdi. Birkaç saniye öylece baktı. “Okuduklarım rüya değildi?” Bolat böyle olmasını çok isterdi ancak maalesef elinden gelen bir şey yoktu. Başını iki yana salladı. “Değildi,” demekle yetindi. Ecrin robot misali dururken gözlerinden bir damla yaş aktı. “Yani bu defteri bulmasaydım, ben ölene kadar bu gerçeği bilmeyecektim!”
Pupa Hava, fantastik öykü (6. Kısım)
Zaten birilerine söyleyecek olsa bile kimse inanmazdı mutlaka. Kızın, aklından geçeni dile getirdi diye çevresindeki yetişkinlerden sık sık azar işittiği olurdu. Gerçeklik ve hayal ayrımını yapamadığını söylerlerdi. Kızın düşüncelerinin şekli ve renkleri, diğer insanlarınkinden oldukça farklı gibiydi. Kendisindeki sorunun ne olduğunu, kız tam
yağmurun ıslak kokusu ile harelendim. her nisan sabahıyla çizerim ben , şiir resmi göğüme rüyalarımın arka sokaklarından yüreğime doğru düşünürken renkleri bulunca kaçırmam kuşların kanatlarıyla yolculuğuma çırparım düşüncelerimin balkonundan mutlulukla nefes alır aklım binbir derde devadır ektiğim zaman ömrümün beşinci mevsiminde
Reklam
114 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.