Kadınlar hakkında, genellikle kadınlar tarafından in şa edilmiş, erkek egemenliğini açığa çıkartan, kadınların cinsel nesneye indirgenmesini ele veren, onlar lehine ye ni yasalar öneren —ya da çiftlerin ve ailenin giderek artan kırılganlıklarını anlamaya çalışan— söylemleri okumaya ve dinlemeye alışmışızdır ve ideolojik yorumlamalara oldu ğu kadar siyasal stratejilere de direnen bir kadın hakikati nin olup olmadığını neredeyse unuturuz. Halbuki, me sajlarla ve gürültüyle dolu bu evrende, basitçe ama açık bir kararlılıkla söylenen “ben bir kadınım” sözünü duya rız; ne iktisadi türden nesnel bir çözümlemeye, ne de soy araştırmasına indirgenemeyecek bir hakikat keşfederiz. Birdenbire, sanki eleştirel çözümleme dalgalan plajın o yakasını kaplamıyormuş gibi korunaklı görünen bir alan önümüze çıkar. Bu “ben” hiçbir yorumu ne onaylar ne de reddeder; onu yukarıya ya da aşağıya, sağa ya da sola yerleştiremezsiniz. Psikanalize ne karşıdır ne de taraftar, tüm fikirlerine ne karşıdır ne de taraftar; o öyle bir yerdir ki, oradan tüm çevrenin algılanması, oyuncuların öz güvenine ve deneyimine dışsal belirleyicilere dayanan tüm çözümlemelerin bize önerdiklerinden farklıdır.