İstanbul’un Fethi
Fetih’ten sonraki ilk Cuma namazı, camiye çevrilmiş olan İmparator Jüstinyen’in görkemli kilisesi Ayasofya Basilikası’nda, Şeyh Akşemseddin’in imamlığında kılındı.
İmparator Jüstinyen’in heykeli
Ayasofya’nın önünde bir sütunun üzerinde İmparator Jüstinyen’in, yaklaşık MS 543’te yapılmış, elinde altın bir küre bulunan, at üstünde devasa bir heykeli vardı. Bizanslılar bu heykeli, yıkılması Bizans’ın sonunu haber verecek bir tılsım olarak görürlerdi. 1426’da, doğuda uzun yıllar tutsak kaldıktan sonra evine dönerken Konstantinopolis’te üç ay kalan Johann Schiltberger de aralarında birçok gezgin gibi, Osmanlılar da küreyi “Kızıl Elma” nın simgesi olarak gördüler ve Fetih’ten sonraki üç yıl içinde heykel, yenik imparatorluğun geri dönüşüne karşı simgesel bir eylem olarak, yerinden kaldırıldı. 1540’ların ortalarında İstanbul’da yaşayan Fransız hümanisti Pierre Gilles heykelden geri kalanları Topkapı Sarayı çevresinde görmüştü. “Parçalar arasında Jüstinyen’in benim boyumdan uzun bacağı ve yirmi üç santimden uzun burnu vardı. Atların yerde yatan bacaklarını ölçmeye cesaret edemedim, ama gizlice toynaklardan birini ölçtüğümde, bunun yirmi üç santim yüksekliğinde olduğunu gördüm.”
Reklam
Osmanlıların devletlerini kurdukları bölgenin, eski imparatorlukların en köhnesi olan Bizans'a sınır konumda olması, gerçek yararlar sağlıyordu.
“Derviş tekkelerinin birçoğu Kuzeybatı Anadolu’da kuruldu. Ama sınır bölgelerinin oturmamış koşulları, tefekkür eğilimli olmayan enerjik dervişlere çekici geldi ve bunlar 14. Yüzyıl ortalarından sonra, Osmanlıların Balkanlar’ı sömürgeleştirmeye başladıkları dönemde, önemli bir rol oynadılar. Sınır bölgelerinin yanında savaşan, onları esinlendiren dervişler, Türk-İslam kültürünü beraberinde götürdüler; bunun karşılığında da boş ya da kaçan halktan kazanılmış topraklar kendilerine bağışlandı”
Yavuz Sultan Selim...
Ey Selimi mehr ü vefa potasında altın gibi eridikten sonra Cihan mülkünün parası üzerine benim ismim yazıldı
Sayfa 103 - Timaş Yayınları
Günümüzde Osmanlı İmparatorluğu'na bakış açıları genel olarak hala büyük ölçüde, batılı devletler ile Osmanlılar arasındaki çeşitli çatışmaların heyacanı içinde yazılmış Avrupa kaynaklarında korunan gözlemlere ve ön yargılara dayanmaktadır(...) Osmanlı İmparatorluğu'nun değişik yönlerine ilişkin genel tarihi yazının büyük bölümü aslında 'tarih'ten oldukça yoksundur ve Osmanlılar ile onların dünyasını- şehvetli padişahların, kötü ruhlu paşaların, bahtsız harem kadınlarının, cahil din adamlarının bir geçidinden oluşan- absürd bir tiyatro oyununa, tarihin dinamiklerini neredeyse yok sayan, aşınmış bir ortamda donmuş stereotip kişilere indirger. Bunlarda yabancı ve egzotik bir evrenin zamanı belirsiz bir öyküsü anlatılırken, okuyucu bu evreni biçimlendiren süreçler hakkında bilgilendirilmez.
Timaş Yayınları
Reklam
"I. Kosova Savaşı Osmanlılara sultanlarını kaybettirdi, ama savaşın Sırbistan için bedeli çok daha ağır oldu. Bayezid’in zaferi bağımsız Sırp Krallığı’nın sonunu getirdi ve Balkanlarda kalıcı bir Osmanlı varlığını güvenceye aldı. Bugün, 600'ü aşkın yıl sonra, I. Kosova Savaşı Sırp ulusal bilincinde belirleyici bir tarihsel an olarak hala canlıdır. Çağlar boyunca aktarılan destanlar, bir Hıristiyan vatanında bir Hıristiyan kralının Müslüman bir sultan tarafından yenilgisinin anısını dramatik bir biçimde anlattılar ve unutulmamasını sağladılar. Bu tür destanlar 20. yüzyıl sonlarındaki korkunç savaşlarda bölgedeki Hıristiyan Sırp nüfusunun duygularını kışkırttı: Bu durum yüzyıllar sonra birçok kişi tarafından hala yabancı gibi görülen Müslüman nüfusu aralarından çıkarmak için bir fırsat olarak değerlendirildi. Müslüman nüfus da buna kalma hakkını vurgulayarak aynı şekilde yanıt verdi.”
612 syf.
·
Not rated
·
Read in 12 days
Okuyacağınız kısım 494 sayfa, geri kalan kısım indeks, kaynakça vs. Bir kusur olarak kitapta şunu gördüm , son bölümde merak ettiğim bir ayrıntının kaynağına bakmak istediğimde 77 numaralı kaynağı bulamadım, altmış küsürlerde bitiyor fakat bölüm içerisinde numaralandırma devam etmiş. Kitap için önemli bir kusur sanıyorum bu. Kitap genel olarak güzel. Yani Osmanlı tarihini bir bütün olarak - genel hatlarıyla- tek bir kitapta görebiliyorsunuz. Aynı zamanda dünyadaki diğer gelişmelerle birlikte bu tarihi ele alması daha geniş bir perspektifle bakmanızı sağlıyor. Tabi şunu belirtmekte fayda var, koskoca bir Osmanlı tarihini ele alması ve bunu elinden geldiğince büyün yönleriyle ele alması konularda fazla derine girmeyi önlemiş. Öyle okulda gördüğümüz gibi aşırı ayrıntı yok. Fakat okulda görmediğimiz bilgiler ve - dönemin farklı kaynaklarından yorumlar - kitapta mevcut. Depremlerden, yangınlardan, eşkiyalıktan vesaire bir çok konu yönetimle - daha doğrusu yönetime etki etmesiyle- ilişkilendirilmiş. Yazı puntosu normal kitaplardan, ucuz romanlardan en azından, daha küçük. Bu da sayfa sayısını azaltırken kitabın hacmini biraz büyütüyor. Üslup kötü değil ama çok hızlı gitmiyor, bir Dostoyevski değil nihayetinde. Roman gibi okunmuyor yani. Okurken sabırlı olmak gerek. İçerik bakımından, kitabın ortalarından itibaren ızdırap çektim resmen. Toplumsal bozulmalar, ekonominin gidişatı vs. Özellikle Osmanlı’nın son dönemleri ve devleti her yerden sömüren leş yiyicileri görmek- bunları bugün de görmek- insanın sinirini bozuyor.
Rüyadan İmparatorluğa: Osmanlı
Rüyadan İmparatorluğa: OsmanlıCaroline Finkel · Timaş Basım · 201071 okunma
612 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bu kitap beklediğimden 1000 kat daha iyi çıktı anlatım sade,konular teferruatlı.Kitap bir roman şeklinde ve ben çok beğendim. bence her tarih meraklısının bir bakması gerek...
Rüyadan İmparatorluğa: Osmanlı
Rüyadan İmparatorluğa: OsmanlıCaroline Finkel · Timaş Basım · 201071 okunma
Ben ki sultanu's-selatin ve bürhanü'l-havakin tac-bahş-i husrevan-i ruyi zemin zillu'llah fi'l-arz Ak Denizin ve Kara Denizin ve Rum-ilinin ve Anatalının ve Karamanın ve Rumm ve vilayet-i Dulkadriyenin ve Diyarbekrin ve Kürdistanın ve Azerbaycanın ve Acemin ve Şamın ve Halebin ve Mısrın ve Mekkenin ve · Medinenin ve Kudüsün külliyen Diyar-I Arabın ve Yemenin ve dahi niçe memleketlerin ki aba-i kiramım ve ecdad-i izamım enara'llahu berahinehüm kuvvet-i kahire ile feth eyledikleri ve cenab-i celalet-me'abım dahi tig-i ateş-bar ve şemşir-i zafer-nigarım ile feth eyledigim niçe diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlı Sultan Selim Han oglı Sultan Süleyman-şahım . ..
70 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.