Yüzyıllar boyunca Osmanlı iktidarına meydan okuyanların sayısı az değildi. Dolayısıyla hanedanın yönetimini meşru göstermek çok önemliydi. Ancak Osman'ın rüyası efsanesi tüm meydan okumaları etkisizleştirmek de yeterli olmadı ve doğmakta olan Osmanlı Devleti'nin bölgenin siyasi tarihindeki yerini belirlemek üzere daha somut bir mirasa gerek duyuldu
Sayfa 10 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Osmanlı tarihçileri ne Orhan'ın Hristiyan Bizans İmparatoru VI. Ionnes ile ittifakından ne de prenses Teodora ile evliliğinden söz ederler.Çünkü bu çizmeye çalıştıkları yeni gelişen İslami bir imparatorluk resmine aykırı olacaktı
Sayfa 14 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Murad'ın ölümünden sonra oğlu Bayezid komutayı ele aldı ve Osmanlı hanedanlığı tarihinde ilk kaydedilmiş kardeş katili olarak kardeşi Yakub'u öldürüp tahtı sağlama aldı
Sayfa 19 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
15 yüzyıl sonlarındaki halk destanlarına göre Osman'ın babası Ertuğrul'a Söğüt civarındaki araziler Rum Selçuklu sultanı tarafından bizzat verilmişti bu iddia Selçuklu sultanının Osman'a Selçukluların meşru varisi olduğunun işareti olarak at kılından bir Tuğ bir davul ve bir hil'at gibi nişanlar verildiği ölçüsüyle destekleniyordu. Bundan bir yüzyıl sonra 1575'te ise bir Osmanlı nişancısı bu nişanları verildiğinin kaydı olduğunu öne sürülen sahte belgeler hazırlamıştı. Bu öyküler Osmanlı'nın Selçuklu mirasını devralma hakkına ilişkin sorunları yanıtlıyordu,ama Osman rakiplerine göre daha da soylu olmalıydı.Böylece 15 yüzyıl başlarından itibaren Timur oğulları ve Osman'ın aşiretinin dahil olduğu göç dalgasından sonra batıya gelen Ak koyunu Türkmen boyları Konfederasyonu gibi rakip devletlerin karşısında Osmanlıların kökenlerinin Orta Asya'daki Türk Oğuz boyuna ve onların Doğu'yu oğlu Yasef'e bağlandığı rivayet edilen ünlü ataları Nuh peygambere dayandığı söylenmeye başladı. Bize ulaşan metinlerde Osman'ın ailesinin daha az romantik bir geçmişi olduğu aslında Osman'ın basit bir köylü olduğu imaları vardır. Bu diğer geleneğin onun ataları olarak Hicaz'da Arapları göstermesi Osmanlıların bir dönem meşhur oluklarını kanıtlamak için en iyi yolun böyle bir uydurma soy ağacı olduklarını düşündüklerinin işareti olabilir
Sayfa 10 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal iktidardaki ilk yıllarını Türk halkını imparatorluk gereğini terk etmeye, molla baskısından kurtulmaya ve çağdaş dünyayı benimsemeye yönelten ve devrim diye adlandırdığı bir dizi reformu adadı
Sayfa 1 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Derviş ile camiye gidenin dini uygulamaları tek bir binada yan yana sürdürülebilirdi ve bugün Sünni İslam ile bağlantılandırılan birçok Cami bir zamanlar hem Derviş Tekkesi,hem de cemaatin ibadet yeri olarak daha geniş bir işleve sahipti
Sayfa 9 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Varad kuşatmasındaki garip bir ayrıntı, bunu Osmanlıların iki yüzyıl önce Konstantinopolis’i fetihleriyle ilişkilendiriyordu: Konstantinopolis’i "koruyan" at üstündeki İmparator Jüstinyen heykeli gibi, Varad’ın da "koruyucu" bir tılsımı (14.yüzyıl sonlarından kalmış, Ortaçağın Macar aziz-krallarına ait dört bronz heykel) vardı. Dönemin Erdel tarihçileri, Macarların bu heykeller yerlerinde kaldıkça hiçbir diğer gücün kenti alamayacağına inandıklarını yazıyorlardı; bu nedenle Osmanlılar da top ateşini doğrudan heykellere yönelttiler. Heykelleri yıkmayı ve kaleyi almayı başaran Osmanlılar, heykellerin parçalarını Belgrad’a götürdüler ve eriterek, "Macarların tanrıları" adını taktıkları toplar yapmakta kullandılar.
Devşirme sisteminin bir ürünü olan Sokullu, Sokoloviç ("Şahincinin oğlu ") adlı ikinci derecede bir Sırp aristokrat ailesinden geliyordu.
"Asleddin" esprisi kalp ben.
Orhan'ın 1324 tarihli vakfiyesi, Islam'ın daha başlangıçtan Osmanlı beylerinin kamusal kimliklerinin bir bileşeni olduğunu gösterir, çünkü Orhan'ın tartışılmaz bir formulasyonla, kendisini "şacaaddin" (dinin yiğidi), ölmüş babasını ise "fahreddin" (dinin şerefi) olarak tanımlar.
Sayfa 9
"On iki İmam" düşüncesi yandaşları, Müslüman cemaatinin lideri On ikinci İmam’ın MS 940’da kaybolmasından bu yana müminlerden gizlendiğini ve tekrar ortaya çıkarak yeryüzünde Allah’ın krallığını başlatacağına inanırlar.
Reklam
III.Murad
Manisa’da geçirdiği on yıla yakın sürede Murad cinsel ilişkide bulunduğu tek kadın Safiye Sultan ve (en büyüğü sonra III.Mehmed olan) üç çocuğuyla bir çekirdek aile olarak yaşamıştı. Ama kızkardeşi İsmihan ile annesi bu tek eşli ilişkiyi, zamanı gelince tahta geçecek aday bulunması için yeterli görmüyorlardı ve büyük olasılıkla 1580’lerde III.Murad’ı cariyeler edinmeye teşvik etmişlerdi. Öldüğünde ardında 49 çocuk bırakmıştı.
"Hotin seferi"
Osman 621 seferini âdet olduğu üzere Mayıs ayında çıktı , ama ordusunun hevessizliği ve kötü hava koşulları gibi sorunlarla uğraşmak zorunda kaldı önceki kış İstanbul Boğazı bile donmuş ve İstanbullular Haliç'i buz üstünde yürüyerek geçebilmişlerdi. Tuna'yı, İsakçı' da teknelerden yapılan bir köprüyle geçmek üzere kuzeye giden ordu yolundan
Bir İmparatorluk Hayali...
"OSMANLILARIN, 4. yüzyıldan beri Doğu Roma İmparatorluğu' nun merkezi olan Konstantinopolis'e göz dikmeleri için çok sayıda stratejik nedenleri vardı. İstanbul Boğazı'nın Bizans'ın kontrolünde olması birkaç durumda padişahlar ya da padişah heveslileri ve onların Rumeli ile Anadolu'daki toprakları arasında gidip gelen orduları için ciddi lojistik sorunlar yaratmıştı. Yanısıra , fetihlerin ve Osmanlı egemenliğine giren bölgelerin idaresinin maliyeti artıyordu ve Karadeniz havzası ile Akdeniz ve Avrupa arasındaki zengin ticaretin vergilendirilmesinden sağlanacak kârlar, Osmanlı'nın gelecek harcamaları için çok önemliydi .Ortodoks ve Katolik kiliselerinin 1439' da birleşmesinin Osmanlılar açısından ciddi sonuçları vardı, çünkü bu, yeni haçlı seferleri olasılığını artırmaktaydı ve Konstantinopolis'te Latin etkisinin hortlaması tehlikesi Osmanlılar ile Ortodoksları aynı derecede dehşete düşürüyordu. Ayrıca , Konstantinopolis'e sahip olmanın , bir imparatorluk olmanın teyidi ve dinin zaferi gibi simgesel bir değeri de vardı. Kent gerek kutsal , gerekse laik Müslüman efsanelerinde yer almıştı ve Osmanlıların Konstantinopolis'i alması Hazreti Muhammed'in bir hadisini gerçekleştirecekti . Bu hadisin tekrarlamaktan çok hoşlandıkları bir versiyonuna göre Peygamber: "Konstantinopolis bir gün mutlaka fethedilecektir . Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onu fetheden asker ne güzel askerdir" demişti. Konstantinopolis aynı zamanda, Osmanlıların nihaî hedeflerini tanımlamak için kullandıkları terimle 'Kızıl elma' idi."
Sayfa 44 - Timaş Yayınları
Safevi öğretisine göre şah, Hazreti Muhammed’in damadı ve kuzeni İmam Ali’nin ruhunun yeni bedeniydi (Şii imamı olmak için Ali soyundan gelmek asgari bir koşuldu), Ali ise Tanrı’nın insan biçimindeki görüntüsüydü.
İpşir Mustafa Paşa 1651’de Sivas beylerbeyi iken Ankara’yı işgal etti ve yeniçerilere karşı sipahileri savunmaya soyunup, bölgede kendi idaresini kurmaya teşebbüs etti. Onu hanedana bağlamak çabasıyla İpşir Mustafa, I.Ahmed’in orta yaştaki dul kızı Ayşe Sultan ile nişanlandı. Ayşe Sultan’ın daha önceki altı kocasından ikisi de veziriazamdı: 1611-1614 arası veziriazamlık yapan Nasuh Paşa ile 1625-6 ve 1631’de bu göreve gelen Hafız Ahmed Paşa.
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.