1
Acı, bir ırmak gibi
Doluyor yüreğime
Bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum
Beni artık ne çiçekler
Ne çocuklar kurtarır
Ne de o her gün
Yinelenen doğum.
Sen, kadın, neydin orada, hangi dalı, hangi dilimi bu sonsuz yelpazenin?
Uzaktın şimdiki gibi.
Ormanda yangın!
Mavi haçlarla yanıyor.
Yanıyor , yalazlanıp yanıyor, parıldıyor ışık ağaçları halinde.
Devrilip göçüyor çatırtılarla. Yangın. Yangın.
Ve ateş yongalarından yaralı ruhum hora tepiyor.
Seslenen kim? Yankılarla doluşmuş bu sessizlik ne?
Özlem saati, sevinç saati, kimsesizlik saati, hepsinin içinde benim saatim!
Bir boru ki içinden rüzgar şarkıları geçmede.
Vücuduma düğümlü bir ağıtlar tutkusu.
Dağları uyutur koynunda kavgalara gidince; sonra aşk olur, kadın olur bana gelince ki aşkın saati, gömleği, takvimi yoktur; uçarı bir rüzgâr gibidir. Ansızın ne yana dönse yüzümü o ufka çeviririm. Sonrasını... Sonrasını ben bilirim...
bir gün gelecek bu gün de
bir anı olacak nasılsa
oturduğumuz bu masa
bu kum saati, bu rüzgâr, bu eski
komodin
bu kırık
sandalye
bu kelepir yürek
bu aşk
nasılsa.