lunar

İnsanların çoğu hayatlarını sürdürebilmek için başkalarına dokunmak zorunda olan körlerden farksızdır" diyor Rollo May.
Reklam
Bilindiği üzere, kapitalist dünya-sistem, gelişiminin ilk evrelerinde hammaddeye ve ucuz işgücüne el koymak için Batı-dışı halkların topraklarını ordularıyla işgal ediyor ve oralarda sömürge yönetimleri kuruyordu. Bu yönetimler, örneğin Hindistan'daki İngiliz yönetimi yerli ekonomiyi-geleneksel Hint dokumacılığını- sistemli biçimde yok ederken, bunların yerine İngiliz tekstil sanayiinin ürünlerini koymaya çalışıyordu. Lenin (1992: 66) bu durumu "ilk kapitalist ülke olan İngiltere 19. yüzyılın ortalarına doğru serbest ticareti kabul ederek 'bütün dünyanın atelyesi olmak, bütün ülkelere aldığı hammadde karşılığında mamul eşya vermek iddiasındaydı" diyerek betimlemektedir. İşte bu süreç, hammaddenin daima ucuz, mamul maddenin ise daha pahalı olması nedeniyle eşitsiz mübadele denilen ekonomik sömürü biçimini ortaya çıkarmaktadır. Bu girişime karşı Gandhi, siyasal mücadelesinin önemli bir boyutunu geleneksel tekstil sanayiini koruma adına dokumacılık yapmaya ayırmıştı
Sayfa 32
84 syf.
·
Not rated
·
Read in 17 days
Şeffaflık Toplumu
Şeffaflık ToplumuByung-Chul Han
8.4/10 · 2,137 reads

Reader Follow Recommendations

See All
Bu saptama özellikle önemlidir, çünkü Batı sosyal bilimlerinin tamamı gibi, siyaset bilimleri ve siyaset sosyolojisi de Yunan felsefesi kaynaklıdır ve kullandığı temel kavramlar itibariyle antik Yunan düşüncesinin yeni birer formülasyonundan ibarettir. Bugün kullandığımız anlamdaki Doğu-Batı aynımı bile temelde Herodot'un Yunan şehir devletlerini tehdit eden Pers'leri "öteki" olarak konumlandırmasının sonucu olarak ve "Grekler-Barbarlar" karşıtlığı içinde literatüre girmiştir. Hâlâ da aynı bağlamda kullanılmaya devam etmektedir.
Sayfa 26
Reklam
"Şeffaflık güven yaratır" yerine "şeffaflık güveni ortadan kaldırır" demek gerekir. Şeffaflık talebi, güven kalmadığında yüksek sesle dile getirilmeye başlar. Güvene dayanan bir toplumda mütecaviz bir şeffaflık talebi olmaz. Şeffaflık toplumu, azalan güven nedeniyle kontrole önem veren bir güvensizlik ve şüphe toplumudur.
Bilim ve teknoloji yardımıyla daimi bir mutluluk imal etme arzusundaki kibir, tüm insani çabanın esasen nafile olduğu düşüncesini tahrik eder. Sosyalizmin vaktiyle çok umut dolu olan projesiyle ilgili yaşanan tarihsel tecrübeler, esasen benzer bir düşü besleyen kapitalizmde de tekrar edebilir.
Ânın çocuğu olmak, vaktin oğulları olmak, görülmeyeni görebilme hüneriyle başarılabilir ancak. O halde, hayatı her gün yeniden okuyabilmek gerek. Bir kucaklaşma ya da tebessümde çiçeklenen merhametin Asıl Sahibi'ni anarak ve insan kalbine sayısız güzellikler koyduğu ve bize bunlardan tattırdığı için O'na şükrederek...
Sayfa 130Kitabı okudu
Bireysel özerkliği teşvik eden dünya, insanın insandan yabancılaşmasını tırmandırmaktadır. "Sadece kendin ol!" düsturu, benliğin aydınlanmasının bir kültürel mecburiyeti olarak sunulmaktadır.
Sayfa 113Kitabı okudu
Çünkü anlamın boy verdiği yerde mutluluk da usul usul, parmaklarının ucuna basarak gelecektir. Mutluluk, onu hiç aramadığınız bir anda omuzlarınıza konan bir kelebektir.
Reklam
Zygmunt Bauman'ın Yaşam Sanatı adlı kitabında söylediği gibi: "Dünyanın yönetilme biçimiyle ilgili kaygının yerini, kendi kendini yönetme kaygısı aldı. Bizi üzen ve kaygılandıran şey, bütün sakinleriyle beraber dünyanın hali değil; dünyadaki zorbalıkların, saçmalık ve adaletsizliklerin, kaygılı bireyin iç huzurunu ve psikolojik dengesini bozan ruhsal sıkıntılar ve duygusal sarsılmalar şeklinde yeniden dolaşıma girmesinin ürünü olan şeylerdir."
Modernliğin tabiata tahakküm için duyduğu tutku, geleceği sömürgeleştirmek suretiyle zamanla olan ilişkisine taşınır. Dünya insan denetiminden bağımsız olmamalıdır. Bunun için de geleceğin tahmin edilemez tehlikeli unsurlardan arındırılması gerekir. Geleceği planlamaya ayarlı bir kültürde, farklı ve önceden bilinemez olan, zaten bilinenin içinde eritiliverir. Artık değişim yoktur, aynıdan aynıya geçiş vardır. Böylece bir kategori olarak gelecek yok edilir ve onun yerine uza(n)mış şimdi konulur. Oysa zamanı ehlileştirmeye, ölümü bozguna uğratmaya yeminli bir kültür, sadece ölümün gölgesinde yaşayabilir.
"Modern insanı tanımlamak için en etkili kategoriler" demişti Witold Gombrowicz, "olgunlaşmamışlık ve bebeksiliktir."
Ruhu olan şehirler insana her zaman yeni yaşantılar ve bir iç derinleşme vaat ederler.
115 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.