Ülkenin birinde bir Raja yaşardı. Tek evladı olan oğlu, her gün avlanmaya giderdi. Bir gün annesi Rani dedi ki: “Bu üç tarafta dilediğin gibi avlanabilirsin ama şu dördüncü tarafa sakın gitme.” Kadın böyle bir uyarıda bulundu çün- kü dördüncü tarafa gittiği takdirde oğlunun güzel Prenses Labam’ın varlığından haberdar olacağını, sonra da Prenses’i
* İmam Şâfiî ve mezhebine göre sağ tarafa yaslanmak sün nettir. Aynı mezhepten olan Nevevî'ye göre ise sabah namazının sünnetinden sonra yaslanmak sünnettir.
* Sahabeden pek çokları ile tâbiînin önde gelen âlimlerine göre, sağ yanı üzerine yaslanarak yatmak müstehaptır. Onlar sa bah namazının sünneti ile farzı arasında sağ taraflarına yaslana rak yatarlarmış.
* Ashâbdan Abdullah ibni Mes'ûd ve Abdullah ibni Ömer, tâbiînden bazı imamlar ve İmâm Mâlik'e göre ise yaslanmak bid'attır.
Define bulmak isteyen kimse şu gösterilen iş lemleri eksiksiz uygularsa kırk gün içinde bir definenin varlığı uykuda kendisine bildirilirmiş:
A) Yeni doğurmuş bir ineğin sütünden her sa bah yedi yudum alıp bir ıssız yerdeki yapı yıkıntısı na dökecek. Bu yedi yer ayrı ayrı yörelerde olacak.
B) Yedi sabah, ezandan önce, yedi ayrı yapr yıkıntısında yedi rikat namaz kılacak, namazda yal nız «Kulhuvallah» okuyacak, başka bir söz, bir âyet ağzına almayacak.
C) Yedi yılana birer kaşık şerbet verecek, yı lan yaklaşmaya korkarsa şerbeti başına serpip ka çacak, kaçarken dokuz «besmele» çekecek.
Ç) Kara bir horoz kesip kanını yedi çeşmenin suyuna karıştıracak, bu sırada yedi «Kulhuvallah», yedi «Elham» okuyup göğe üfleyecek. Sonra yedf yudum soğuk su içip yedi «Elhamdülillah» diyecek.
D) Yedi ıssız yerden yedi küçük taş alarak bir üçgen oluşturacak biçimde dizecek. Oluşan üçge nin çevresinde kırk kez «Subhanallah ya fettah» di yerek dolaşacak, bunu üç akşam uygulayacak.
Martin Verga'nın katı İspanyol disiplinine geri dönelim.
Bernardin-Benedikten rahibeleri yıl boyunca çok az ye mek yerler, büyük perhizde ve kendi özel günlerinde oruç tutarlar, sabah birde uyanıp üçe kadar dua okur , sonra sa bah ayİnine katılırlar , ince şayaktan çarşaflarda samanların üzerinde uyurlar, hiç yıkanmazlar , asla ateş yakmazlar, her Cuma kendilerini kırbaçlarlar , çok kısa teneffüsler dışın da hiç konuşmazlar ve altı ay boyunca, yani 14 Eylül'deki Kutsal Haç Günü'nden Paskalya'ya kadar abadan elbiseler giyerler. Aslında kurallar bu giysinin tüm yıl boyunca giyil mesini dayatsa da, yaz sıcağında bu abadan elbisenin katla nılmaz hale gelip ateş hasmalarına ve kas spazmlarına neden olması yüzünden bir reform uygulanmış, gelenek kısıtlan mıştır.
Calvino’nun Görünmez Kentler'inden biri olan Leonia’nm
sakinleri, eğer sorulsaydı, tutkularının “yeni ve farklı şeyler-
den zevk almak” olduğunu söylerlerdi. Gerçekten de, her sa-
bah “yeni marka giysiler giyer, son model buzdolabından hiç
açılmamış konserveler çıkarır, en yeni radyodan son dakika
şarkılarını dinlerler.” Fakat her sabah, “dünkü Leonia’dan ka-
lanlar çöp arabasını beklemektedir,” dolayısıyla Leonialılarm
gerçek tutkusunun “kendilerini sürekli kirletip yeniden temiz-
leme zevki” olup olmadığını haklı olarak düşünebiliriz. Aksi
takdirde, görevleri “saygın bir sessizlikle çevrili” olsa bile, çöp-
çüler niçin “melekler gibi hoş karşılanır” dı? “Bir kez eşyalar
atıldı mı, bir daha artık kimse onları düşünmek istemez.”
"Acil bir iş çıktı," dedim. "Memlekete gideceğim de... Bir
otobüs parası şey edebilir miyiz Ismail?"
İsmail'in kaşları kalktı, yüzüme şüpheyle baktı, "Valla
bende de yok kardeş," dedi.
Ağzımda kuru pasta parçası vardı, yiyecektim, zor geç-
ti boğazımdan. O laf koydu bana sabah sabah. Tam olarak
laf değil de, İsmail'in