duvarları maviye boyadım maviyi çok seversin penceremde menekşeler dizili sularken şarkı söylersin gramafon da eski alaturka hoşuna gider bilirim o yaz evinin içinde denize nazır sabaha kadar bekledim seni birden dalgalar dedi ki gelmeyeceksin birden çıktım viraneden koşa koşa indim kumsala acı acı sövdüm sonra yüzümü kırbaçlayan rüzgara Haramiler - Mavi Duvar
Beni dinleyip dinlemediklerini zor farkediyordum. Sabaha kadar durmadan konuşabilirdim. Gecenin bitmeye başladığını anlayınca mahzunlaşıyordum. Konuştuğum insanların peşinden gitmek, onları yatak odalarına kadar, hatta ertesi günü işe gidinceye kadar, hatta işlerinde çalışırken izlemek, durmadan konuşmak ve dinlemek istiyordum. Ayrılınca insanların birbirlerine hemen yabancılaştıklarını, eski havayı bir türlü canlandıramayacaklarını düşünüyordum. Kesintilere dayanamıyordum. Kuşkulu ve ürkektim. İnsanlara, ancak benim yanımda oldukları zaman güveniyordum. Benden ayrılınca beni yargılamaya başlayacaklarını ve tekrar bana döndüklerinde, artık eski sevgilerinin tükenmiş olacağını düşünerek korkuyordum. İnsanlara çok önem veriyordum aslında.
Sayfa 157 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Reklam
Ne var ki hiçbir gündüz geceden geçmeden sabaha çıkmıyordu ve kim olursa olsun, gece, sokaktaki saltanatına kimseyi ortak etmiyordu.
Sayfa 31 - KırmızıkediKitabı okuyor
Akşamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felâketim olurdu ağlardım.
Attila İlhan
Attila İlhan
"Lütfen şu kemanımı verir misin?" Artık, sabaha kadar bu konuyla ilgili bir şey düşünmeyelim.
MUTLU AŞK YOKTUR İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur Hayatı Bu silahsız askerlere benzer Bir başka kader için giyinip kuşanan Ne yarar var
Reklam
akşamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felaketim olurdu ağlardım
Mehmet Savaş Hocaefendi anlatıyor.. Konya'da askerlik şubesine gittiğimde; biri yarbay diğeri binbaşı iki rütbeli asker vardı. Beni görünce binbaşı selam verdi ve ayağa kalktı: "Buyurun oturun." dedi. Yer gösterdi, öbürü ayakta bekliyor. Binbaşı öbürüne "Bu değerli bir hocadır, tanışmanızı isterim." dedi. Öbürü, "Ben
Gül
Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
"Vatandaşlarım!.. Dertlerimiz o kadar çok ki, bunları, sabaha kadar devam etmekle bitiremeyiz."
Reklam
Ey tapınalısı Melek! İpek saçlarınıza o altın rengi veren Cenab-ı Hakk'ın yüceliğine yemin ederim ki ilk defa bir kadına karşı kalbimde heyecan hissediyorum. İlk defa gözbebeklerimde güzellik timsalinin eşsiz resmini görüyorum. İlk defa küçük bir balkonda şafak bulutlarından düşen bir meleği takdis ediyorum. Allah için inanın. İlk defa acı gözyaşlarıyla sabaha kadar ağlıyorum
Sayfa 156 - EZR Yayıncılık
Kimden ve neden kaçacağını bilmeyen bir kaçkının kazdığı tünel ; hangi güneşe çıkar,hangi yolda son bulur,hangi sabaha erer ve hangi akşama varır...
Sabaha ayna karşısında bağırarak Müslüm dinleyerek başlamışsak, günün devamı nasıl gider?
"Şehirde asla gece olmuyor." diyor yazar. "Yalancı bir aydınlıkta, uzatılmış günlerin yorgunluğuyla gündüzleri akşama, akşamları sabaha ekleyip duruyoruz." Konuşmayı kışkırtan karanlığın büyüsünü hangi genç gönle dinletebiliriz ki! Ürpertili oyun gecelerini... Zifiri karanlıkta oynanan saklambacın tadını bugünkü çocuklar ne bilsin! Nasıl anlatmalı onlara çamurdan oyuncak, telden araba yapmayı, üstüne atladığımız çubukla sokakları tozu dumana katmayı!..
Sayfa 156
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.