İşte "İçimizdeki Şeytan" adlı romanıyla milliyetperverliği kötülemeğe ve Türkçüleri fena göstermeye yeltenen Sabahattin Ali böyle birisidir. Yani o bizim içimizdeki şeytanlardan birisidir. Zavallı ve saf bir şeytan...
Sabahattin Ali hakkında diyor
Genç olduğu için bir takım arzular duyuyor, etrafında muvaffak olanları görüyordu. Fakat kendisinde, kendi tâbiri ile söyleyeyim, "kadınları cezbedecek hiçbir şövalye tarafı bulunmadığı için" hiçbir kadın onunla arkadaş olmak istemiyordu. Zavallı Sabahattin! Bundan o kadar üzgündü ki kadınlarla ebediyen anlaşamayacağına dair bir manzume bile yazıp Türk Ocağında okumuştu. Bu manzume "dudaklarım bir kadın dudağına değmedi" diye bitiyordu. Kadınlara karşı kendisini küçük görmekten olacak, yaşça kendisinden aşağı olanlara bile abla diye hitap eder, onlara hep ruhunun sonsuz, engin ızdırabını anlatırdı.
Reklam
-Evet, övünerek söylüyorum ve tekrar ediyorum: Irkçı, Türkçü ve Turancı olduğum için - Sabahattin Ali'nin iftiralarına cevap vermek lüzumunu duyuyorum.
Sabahattin Ali meydan okuyordu : Vatan aleyhinde tek satırım bulunursa davamdan vazgeçer, ömrümün sonuna kadar yazı yazmamaya söz veririm. Nihal Atsız, savunmasında Sabahattin Ali'nin öykülerinden örnekler veriyor ve yazarın öykülerinde «Köy halkının sermayedarlara köle olduğunu» anlattığını ileri sürüyordu.
Nihal Atsız, bu broşürde Sabahattin Ali'nin Atatürk'e hakaretten mahkûm olduğunu da anlatır. Atsız'ın kendisi de Atatürk ve çevresini eleştiren «Dalkavuklar Gecesi» adlı bir kitap yayınlayacak ve Sabahattin Ali ve Nihal Atsız davasındaki avukatı Hamit Şevket İnce, bu romanı okuduktan sonra Atsız'ın avukatlığından çekilecekti.
Nihal Atsız, Sabahattin Ali çatışması büyük ses getirmişti. 19 Mayıs törenlerinde, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü konuya değindi ve verdiği nutukta "Turancılık fikri, son zamanların zararlı ve hastalıklı gösterisidir" dedi. Bir hayli ağır yüklendi İnönü Atsız ve arkadaşlarına. Bunun tabii ki bir sonucu olacaktı. Turancıların ileri gelenleri derhal yakalanıp tekrar yargılandı. "Irkçılık-Turancılık Davası" diye adlandırılan mahkemelerin sonucunda, Atsız altı yıl beş ay hapse mahkûm oldu. Sabahattin Ali'nin merkeze konulduğu ama asıl hedefin ülkenin aydınları olduğu saldırı, devlet eliyle ve çok sert bir şekilde durdurulmuştu.
Sayfa 260 - DESTEK YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sabahattin Ali'nin notlarında Nihal Atsız
Nihal Atsız Haşin, sert görünüşü altında altın gibi bir kalbi ve ismi gibi kadın olan bir ruhu vardır... Müthiş Türkçüdür. Kendisine mektepte bu hasletinden dolayı hep "Oğuz Beyi" derdik. Aşık olmayı budalalık telakki eder, fakat âşık olmaktan hiç geri kalmaz...
Sayfa 143 - Yapı Kredi Yayınları
Sabahahattin Ali'den Atsız'a Şiir
Mektepde aceb kim tanımaz Mîr-i Nihâl'i Bâzusu kavî Türkçülüğü hayli yamandır Almıştır Oğuz Beyliği fermânını lakin Öz kendini farzetti Hülâgû-yı zamandır Âşıklığı reddeyledi âşıklara güldi Hey yavrucuğum gel de benim şapkamı kandır Bir kerre nazar kılsa tanır esnâfı esnâf Âşık değilim ben diyerek eyleme boş lâf
Sayfa 134 - Yapı Kredi Yayınları
Tarihin Barışmaz Düşmanları
Tövbekar olmuş vatan çocuğu (!) Sabahattin Âli'nin âkıbetini gördüler. Üç ay hapse girmemek için Bulgaristan'a kaçıyordu. Marksist düşünceli, fakat vatansever (!) bir Türk (!) şâiri (!) diye kampanya açılarak ve basta büyük vatansever insan (!) Ali Fuat Başgil'inki olmak üzere imzalar toplanarak hapisten çıkarılan Nazım Hikmet'in hemen Rusya'ya kaçarak ve Lehçe bir soyadı alarak geberinceye kadar Türkiye aleyhinde ?Bizim Radyodan neler söylediği, elbette unutulmamıştır.
Sayfa 67 - Ötüken Neşriyat 22.basımKitabı okudu
Moskofçulara müsâmaha mı? Asla! Müsâmaha şuurlu bir gaflettir ve şuurlu olduğu için de gafletten çok ihânete yakındır. Moskofçuların niçin resmi görevlere alındığını sorduğumuz zaman : “Artık tövbekar oldular” diye cevap veriyorlar, inanmak doğru değil dediğimiz zamanda “Vatan çocuklarını kaybedemeyiz” vecizesiyle mukâbele ediyorlardı. Ah, bu tövbekar fahişeleri, ailenin “Harim-i İsmeti”ne sokan büyük hoşgörü!… Ah bu safça inanış veya umursamayış! Tövbekar olmuş vatan çocuğu (!) Sabahattin Âli’nin âkıbetini gördüler. Üç ay hapse girmemek için Bulgaristan’a kaçıyordu. Marksist düşünceli, fakat vatansever (!) bir Türk (!) şâiri (!) diye kampanya açılarak ve başta büyük vatansever insan (!) Ali Fuat Başgil’inki olmak üzere imzalar toplanarak hapisten çıkarılan Nazım Hikmet’in hemen Rusya’ya kaçarak ve Lehçe bir soyadı alarak geberinceye kadar Türkiye aleyhinde “Bizim Radyo”dan neler söylediği, elbette unutulmamıştır.
Reklam
Kastamonu'da Lise: Komünistlerle İlk Mücadele Kastamonu'da lisedeyken pul merakım vardı, İstanbul'dan pul getirtmeye başladım, arkadaşım vasıtasıyla ve iyi paraya Kastamonu'da esnafa satmaya başladım. O paradan annemin "Oğlum babana şuradan acele para ver" deyip de para verdirttiğini hatırlıyorum. "Sonra alırsın
Nihal Atsız hakkında
Hüseyin Nihal: Aynı mektep ve aynı fakülteden sevgili bir çocuktur. Haşin, sert görünüşü altında altın gibi bir kalbi ve ismi gibi kadın olan bir ruhu vardır... Müthiş Türkçüdür. Kendisine mektepte bu hasletinden dolayı hep "Oğuz Beyi" derdik. Aşık olmayı budalalık telakki eder, fakat âşık olmaktan hiç geri kalmaz...
Sayfa 143Kitabı okudu
1944 yılında Nihal Atsız açık bir mektupla Sabahattin Ali'nin Atatürk'e, İsmet İnönü'ye hakaret ettiğini, halen Devlet Konservatuarı’nda öğretmenlik yapan bu kişinin vatan haini olduğunu derhal Milli Eğitim Bakanlığı'ndan atılması gerektiğini yazdı. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'di. Asıl hedef de orasıydı. Sabahattin Ali, bunun kişilik haklarına saygısızlik olduğunu ilan edip hakaret davası açtı. Çok tartışmalı ve kavgalı geçen dava sonucunda Nihal Atsız 4 ay hapis cezası aldı. Mahkemenin görüldüğü, Atsız yanlılarının gösteri yaptığı gün olan 3 Mayıs Türkçülük günü ilan edildi.
Sayfa 198Kitabı okudu
Nihal Atsız, Sabahattin Ali çatışması büyük ses getirmişti. 19 Mayıs törenlerinde, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü konuya değindi ve verdiği nutukta "Turancılık fikri, son zamanların zararlı ve hastalıklı gösterisidir" dedi. Bir hayli ağır yüklendi İnönü Atsız ve arkadaşlarına. Bunun tabii ki bir sonucu olacaktı. Turancıların ileri gelenleri derhal yakalanıp tekrar yargılandı. "Irkçılık-Turancılık Davası" diye adlandırılan mahkemelerin sonucunda, Atsız altı yıl beş ay hapse mahkûm oldu. Sabahattin Ali'nin merkeze konulduğu ama asıl hedefin ülkenin aydınları olduğu saldırı, devlet eliyle ve çok sert bir şekilde durdurulmuştu..
Sayfa 260 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Nihal Atsız, 9 Mayıs günü yapılan oturumda, Sabahattin Ali'ye "vatan haini" dediği için altı ay hapis cezası aldı. Ceza "milli tahrik" gerekçe gösterilerek dört aya indirildi ve ertelendi. Buna rağmen, mahkeme salonundan çıkarken tutuklandı. Davanın sonucu Atsız'ın arkadaşlarını kızdırdı. Mahkemeyi basmaya kalkıştılar..
Sayfa 259 - Destek YayınlarıKitabı okudu
324 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.