Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.6
Sonuç pozitif mi?
Ne mutlu size!
Negatif mi?
Üzülmeyin!
"Evlat edinme de bir doğum şeklidir."
.
.
Merhabalar sevgili kitap dostlarım bir bakşa doğum hikayesinden bahsetmek istiyorum bugün sizlere... Çünkü, evlat edinmek de bir doğum şeklidir... Sadece doğurmak anne olmak için yeterli mi sizce? Ben bir anne olarak söylemeliyim ki, doğurmak annelliğin en basit kısmı... Asıl annelik, doğumdan sonra başlıyor... Ateşleniyor, sabahlara kadar gözünüzü kırpmıyorsunuz... Çıkardığı en hafif seste, programlanmış saat gibi gözlerinizi açıyorsunuz... Har gece, nefes alıyor mu diye kontrol ediyorsunuz... Düşüyor dizleriniz birlikte sızlıyor... Gülüyor, sebepsizce bir tebessüm oluşuyor dudaklarınızda.. Okumayı, yazmayı, sevmeyi, sevilmeyi öğreniyor.. Siz de onunla birlikte anne olmayı öğreniyorsunuz...
.
.
Ülkemizin kanayan yarası kimsesiz çocuklar ve evlat edinmekten korkan, istemeyen ebeveynler... Yazarımız kendi hayatından yola çıkarak bu konuyu öyle güzel işlemiş ki.. Aklımızda kalan soruların hepsinin cevabını bulduğumuz gibi, bu durumda olan ebeveynler için çocuklarıyla nasıl iletişim kuracağı konusunda da rehber olmuş...
Nilgün hanım daha küçücükken minik kardeşine annelik yaparken anne olmak hayatındaki en büyük hayaldi.Üniversiteyi bitirmiş ,herkesin çalışmak isteyeceği işyerinde işe başlamış işte tam da o zamanlar hayat arkadaşı ile tanışmış mutlu bir yuva kurmuş.Büyük bir aşkla kurulan yuvada tek eksikleri evlat kokusu olmuş.Doktora başvurduklarında evlat
Yalnız Böcek Samsa
Sabahların birine uyandığımızda böcek olmayacağımızı biliyoruz ama "Böcek Samsa'nın" hissettiklerini hissetmeyeceğimizi bilmiyoruz. Ah be bok böceği çok yalnızsın...
Okunma sayısının fazlalığı ve yorumların çok çok güzel olması sebebi ile almış olduğum ve yine beklentilerimi karşılayamayan bir kitap. Şöyle ki kitap güzel ama sanki bildiğim şeyleri tekrar ediyormuş hissi verdi bana. Çünkü kitaplara yıllarca ara vermiş olsam da İnternet den sürekli araştırmalar yapan ve bazen sabahlara kadar yazı okuyup belgesel izleyen biri olarak bu kitap sanki o araştırdığım bazı şeylerin bütünü imiş hissi doğurdu bende. Genel olarak amacı ve içeriği güzel olsa da ben okurken sıkıldım. Popülerlik sırasının dışında farklı bir tarzım olduğunu biliyorum. Bazen çoğu inanın sevmediği kitapları sevebilen biriyim. Genel olarak kendi tarzımdan yola çıkıp seçtiğim kitaplar başarılı çıksa da beklentilerim ne kadar büyük olursa o kadar hüsran yasıyorum.
Merhabalar yeni keşfettiğim Dark İstanbul yayınevinden okuduğum ikinci kitap. Ve yine gerek kapağı, gerek konusu, gerek kurgusuyla oldukça etkileyici bir kitap oldu.
Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursam Sosyoloji öğrencisi olan Türkan'ın tez yazmak için cinci bir hocaya gitmesiyle ve orada cinci hocanın ikinci karısı(!) olan 14 yaşındaki Hanife'ye Sonuncu Köy adında bir kitap vermesiyle olaylar başlıyor. Bir yandan Hanife'nin trajik hikayesini öğrenirken bir yandan da kitabı okumaya başlıyoruz Hanife ile birlikte. Kitap içinde kitap... Sonuncu Köy ise Ortaçağ İtalya'sında geçen din adı altında insanları köleleştirip onlara insanlık dışı yasaklar koyup kendilerini o yasaktan muaf tutup refah içinde yaşayan sözde din adamlarının eziyet ettiği insanların, özellikle kız çocukları ve kadınların özgürlüklerine kavuşma hikayesini anlatıyor. Aslında Ortaçağ'da geçen bu hikayeye baktığımızda günümüz Türkiye'sinde de din adı altında insanların manevi duygularını ve hatta paralarını sömüren, dinde var diyerek küçük kız çocuklarının eğitimini ve yaşamasını engelleyen, onları köle olarak kullanan, tüm yaptıklarıyla ceza almak şöyle dursun toplum tarafından saygı duyulan iğrenç zihinleri ve kutsal cahilliği görebiliyoruz. Tıpkı Cinci Salih Hoca gibi...
Her zaman kız çocuklarının mutlaka eğitim almasını ve kadınların kendi paralarını kazanması gerektiğini savunan birisi olarak kitaptan çok etkilendim. Sabahları söylenerek gittiğim okulun, eziyet olarak gördüğüm ders çalışmayı ve bıkkınlıkla girdiğim sınavların bile kıymetini bilmemi sağladı bu kitap. Kesinlikle okuyun, okutturun!
226 syf.
5/10 puan verdi
Ölümden niye korkacağım ki ?
Ölüm hayatın sonu değil sonucudur. Romalı şair Lucretius' un dediği gibi;
"De reum natura " yani;
Ben varken o yoktur, o gelince de ben olmayacağım.
Ömer Hayyam da öyle der ya; "
Ben olmayınca bu güller bu selviler yok,
Kızıl dudaklar mis kokulu şaraplar yok,
Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok,
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok."
O zaman önereyim;
Ölümün kendisinden kurtulmasına izin verdiği kişiler, son anda yoldan geri dönenler, hayata hep daha fazla sarılırlar. O nedenle her gününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın çünkü bir gün gerçekten Öyle olacak!
***
Hayalle gerçeğin biraz karıştığı, çatışmaların bol olduğu, bekleyişin oyunu. Bazen neyi beklediğini bilmeden beklemenin...
Zaman kavramı olmayan, derin anlamlar barındıran eser. herkes okumalı
